Gözlerinin derinliğidir gece
Sessiz ve uçsuz bucaksız
Karanlık ve
Binbir çeşit curcuna...
Kimileri için bir başlangıç
Kimileri için bitiştir
Kaç güneş döküldü saçlarına?
kaç kez dokundu dudakların gözlerinin buğusuna?
Görüyorum,
Haziran sabahlarının öksüzlüğünü bedeninde.
Görüyorum,
Bir gün ne hayalim, ne gölgem kalacak
Ne sıcaklık, ne biraz nem kalacak
Benden sana binlerce şiirden başka,
Bir parça ümit, bir yığın özlem kalacak.
Seni aradım,
Ömrümce zamanın en kuytu köşelerinde,
Seni aradım,
Parke taşlarındaki ayak izlerinde,
Seni aradım,
Kararan günlerimin zehir sunan gecelerinde,
Karanlığın koynunda gündüzün yasası var
Aydınlığın nabzında karanlık tasası var
Yürekler delinmişse, gönül nefret doluysa
Dosttan gelen taşların onulmaz yarası var.
Bağrı parçalayan taş tartılır mı dersiniz?
Ayaz gecelerin mis kokusunda
Geçmişi arayanı bilir misin?
Akşamüstü gözlerin buğusunda
Esen sevda yelini bilir misin?
Bilir misin her gece ölüme yatanı?
Biz bu dünyanın insanı değiliz,
Bu kıraç topraklarda,
Atmaz yüreklerimiz.
En keskin dönemeçlerle
Ayrılır yollarımız.
Sarhoş kahkahalarla haykıramaz,
Oradasın,
Apansız gelecek gibi.
Savuruveriyorsun yellere saçını
Alnına bin yıldız düşmüş
Kentlerin kaçını yıktın da geldin?
Sarhoşluğum şişeden değil, seni senden içtim
Sema içime aktı, yer-gök benimle sarhoş
Ölsem de gam yemem, gördüm gülümsemeni
Salıverdim acımı bir dorukta başı boş..
Gökyüzü asude bekler dururken
Bütün dertlere kurşun atan silahım var
Kuşlar doruğa uçmaya kanat açarken
Tutsak gönlümden yana sana bir ahım var.
Yudum yudum içerken bugün sensizliği
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!