Sebepsiz değildir, dolunaya özenmenin,
Vahaların göbeğinde pişip, şu deme ermesi.
Nimet diye çağırır, şöleni kadimler,
Sümerliler, Akadlar, Asurlular.
Saygı duyarlar, sini gelip giderken ikrama uyarlar,
Ziyafete inanmaya bağlı olarak tamamlıyor,
Öğünlerini tüm faniler de.
Bir şeyler doyurduğu, kesindir somunun,
Aştır bedeni besleyen, tuz, un ve ateşle beraber.
Ömrün, hakiki öz suyudur şölen,
Hayat kökleridir üzüm, buğday ve nar.
Bütün mahlukatın, kuşların, kulların,
Mazinin puslu dehlizlerinden, iniltili meltemler,
Göğsümüze ve aklımıza soyluların, şuh ve doyumsuz anılarını üflüyor.
Babil'in alevi, yitik çağın antik ecesi,
Şaraba, serinliğe, salkıma uzanır açgözlü fikirler.
Düşlerde ise, hazzın ve sonun tanrıçası,
Yüce bir kule kondurur, Dicle akıntısının dibine,
Gidip gelip, sallar değer tepenin burcuna,
Bostan ve fidanları yeşertir,
O meçhul kraliçenin ziyafetinde.
Kayıt Tarihi : 31.12.2025 11:28:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!