Önce bir kıvılcım düştü; yavaş yavaş büyüdü şarkıdaki gibi.
Tutuşturdu kuru otu; yayıldı alev sağa sola ok misali.
Karardı yerdeki toprak; kömür oldu çalıların gövdeleri hep.
Et yeme ihtirasıydı; böylesi felaketin doğuşuna sebep.
Kara dumanlar yükseldi; bükülüp kıvrılarak semaya uzandı.
Sıcak sardı her tarafı; görüşler titrek serap oldu, buğulandı.
Başladı yağmaya küller; zorlaştı iyice derinden nefes almak.
Yayıldı ateş iyice; çare olmuyor yanan çamlara acımak.
Alevin dili uzadı; kelebek tutuldu kanadının ucundan.
Kavrularak bir lahzada; buharlaşıp gitti bu zahiri dünyadan.
Bir kertenkele uyandı; hayatı için koşup kaçmayı başardı.
Kaplumbağa yapamadı; o tavşanı geçmesi ancak masaldaydı.
Şimdi bir damla su ümit; gözler gökte yağmur bulutları arıyor.
Tanrı böyle mi istedi; şeytan benzer bir ateşte mi yaşıyor?
Dante! Bu mu cehennemin; hani nerede zebaniler ve iblisler?
Kaygılanıyor insanlar; yoksa yakında mı acımasız Lucifer?
Bütün fauna yok oldu; bir kaç saatte hayat bitti makilikte.
Bütün gece sürdü yangın; alevler ışıdı karanlık serinlikte.
Gün ağardı, sabah oldu; yanacak hiç bir şey kalmadı ortalıkta.
Yangın söndü en sonunda; artık her yer kış günü gibi is kokmakta.
Bir sene geçti aradan; yanan makiliğe yeniden geldi bahar.
Yağmurla yıkandı toprak; rüzgarlarla atıldı yepyeni tohumlar.
Taze bir hayat başladı; mor çiçekler topladı kızlar patikadan.
Yerde yeşerdi bir filiz; bir kaplumbağa yavaşça geçti yanından.
(Mayıs 2017, Bodrum)
Murat FarzKayıt Tarihi : 22.5.2017 22:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!