Erken vaktiydi ılıkça bir sabahın, denize yüzmeye gitmiştim.
Güneş gözümü alarak yansırken, berrak ve serin suya girmiştim.
Yüzerek yavaş yavaş ve sakince, suyun tadını çıkarıyordum.
Bana hediye edilmiş hayatın, bencilce zevkine varıyordum.
Gözüm takıldı istemeden iki kadına, duyunca seslerini.
Belli ki arkadaştılar; sudaki bekliyordu iskeledekini.
Öyle sandım bir an; kadınlardan iskeledeki seslenecek bana.
Anladım ki dikkat edince, aslında bakıyormuş tam karşısına.
İşte o andı duyduğum solumdaki sulardan gelen şapırtıyı.
Meğerse bana bakmıyormuş kadın, görmüş denizdeki kıpırtıyı.
Fark etmiş sıçrayan balığı, şaşırmış kalmış gördüğü manzaraya.
Meğerse hayretle bakıyormuş, o kocaman, muhteşem lambukaya.
Büyük ve şahane bir balıktı, sahile yakın olmasına göre.
Şanslı saydım kendimi o sabah, onu yakından görebildim diye.
Üzüldüm dalarken denize, gözümün önünden kaybolduğu için.
Böyle bir şeyi tekrar, kim bilir nasıl yaşayabileceğim için.
“Yazık! ” dememe kalmadı, vurarak kuyruğunu zıpladı denizden.
Aynı ilk seferki sıçrayışındaki gibi sanki uçtu önümden.
Metrelerce ileriden yeniden daldı suya; daldı, çıktı, daldı.
İskeledeki o kadın “Deli gibi gidiyor! ” diyerek haykırdı.
Zıplaya sıçraya, dala çıka suya, gitti kıyıdan ötelere.
Gözümün takip edebildiği kadar uzaklara ve derinlere.
“Öyle yüzülmez, böyle yüzülür; budur özgürlük! ” dedi, sanki bana.
Takılmazsın umarım bir oltaya, olmazsın lokma insanoğluna.
(Ekim 2016, Bodrum)
Murat FarzKayıt Tarihi : 19.10.2016 19:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!