Vefa ateş pahası
Umut dudak uçuklatıyor
Güven karaborsada
Sevda mı ?
Kusura bakmayın bayım
O çoktan tükendi...
Bana evet deseydin
Ahmet Kaya eşliğinde kaçak çay içerdik
Gerçek sonla biten kitapların son sayfasında
Beraber ağlardık beraber dağılırdık
Ellerimizden gökyüzüne bir köprü açar
El ele Beraber ölmeyi dilerdik
Kendimi hiç bu kadar ölüme hazır hissetmemiştim
Visal mi firkat mi bilmeksizin istemişim
Ben yaşamın hazzını Azrail'in kılıcında bilmişim
Ölümün hakikatini hayat bulmacasında çizmişim
Mematın soğuk soluğu gözümü yaşartıyor anne
Sen benim resmimi
Bir kareye sığdıramazken
Ben senin sadece gözlerini
Yüzlerce şiire sığdırdım ya
Bana helal mi olsun yazıklar mı olsun
Artık bilemiyorum
Su içerken seni andım
Sigaramda bile sen diye yandım
Aldığım her bir nefeste
Ben seni hatırladım
Gökyüzüne seni bağışladım
Elveda gün yüzüm
Yarınım, dünüm ve bugünüm
Saçlarını emek emek ördüğüm
Yazgımıza atıldı kördüğüm
Hoşça kal gökyüzüm
Konuşsam yel götürür
Susup içime atsam büyür
Dilimin ucunda tonlarca kelime
Savursam da bir şey geçmiyor elime
Tanrıya yakınlaştıran imtihan mı
Yoksa huzuruna istenmediğim an mı
Yoruldum bazı şeylerle savaşmaktan
Zafer ve mağlubiyet arasında kalmaktan
Neden yeryüzünde yapayalnız hisseder insan
Bu dörtlüğün ilk sözcüğünde sönmüştür zeban
Yolsuzluk yapmadım ama yolsuz kaldım
Raks ediyordu kamer ile elleri
Geceyi bir sarmaşık gibi sarmıştı saçları
Hudutsuz feza kadar derindi gözleri
Gece gece ağlıyordu bir şairin kalemi
Hece hece dağılıyordu düşündeki alemi
Oysa ne çok sevmiştim seni
Haya, ar, edep bilmiştim ellerini
Cennetin muştusu bellemistim sesini
Zaman tatlı bir hülya gibi üzerimizden geçti
Şaçların uçuşurdu rüzgarda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!