BİR ADAM, BİR MİLLET, BİR KADER
Gök mavi, toprak kızıl, deniz hırçındı.
Millet suskundu…
Gözyaşını içine akıtan, kederini yüreğine gömen bir millet…
Toprak, üstüne basan düşman postallarından utanır gibi susmuştu.
Bir Arayış
Hayat bazen sessizce büyüyen bir mucizedir,
Dinmeyen bir arayış olsa bile…
Aşka, sevgiye, bir tek kelimenin sıcaklığına hasret bir arayış.
Bir gülüşe kapılmak ne çok ister insan,
Buğday Destanı
Bir buğday tanesi düşer toprağa,
Gökyüzünden kopmuş bir yıldız gibi.
Alırız yerden, öper;yükseğe koyarız
Bu, toprağa edilen bir yemin,
BU MEMLEKET BİZİM
Ben de bilirim,
Harman yerinde savrulan buğday tanesini,
Açlığın rengini, soğuğun sesini,
Gözleri yola değmiş anaların duasını,
Deprem Sessizliği
Ölümün sarsıntılarında
Dört duvarın, beton kenar arasında sıkışan vücudun yüküyle
Bir zaman gidip geldik —
İçimize çöken bir yankıydı sessizlik.
Gece
Bu gece,
Sol kolumda bir karıncalanma,
İnce bir sızı, derinde bir uyuşma...
Sanki yıldırımlar düştü damarlarıma,
Koltuk dar, gece suskun,
Sığmayan bir uyku var üzerimde, serseri,
Bedenim yamuk bir cümle, eksik, tarumar,
Gelmişinden/Geçmişine
Dilimde dünden kalma şarkıların,
Eksik notalarından çıkma küfürler,
Sövgüler yığılmış üst üste,
Gelmişine geçmişinedir isyanlarım,
Gözyaşı, kalbin en derin yerinde açılan yaralara sürülen görünmez bir merhemdir. İnsan bazen kelimelerle anlatamaz derdini; boğazına düğümlenir, nefesi yetmez, sözcükler dağılır. İşte o an gözyaşı devreye girer. Dili sustuğunda kalbin dili olur, sessizce akarak insanın yükünü hafifletir.
Yüzden süzülen her damla aslında içteki fırtınaların habercisidir. Gözyaşı, kalbin karanlık odalarına düşen bir ışık gibidir; acıyı söndürür, ruhu yumuşatır. Yüzün kıvrımlarında gezen o damlalar, kirleri değil; kibri, kini ve kırgınlığı temizler. Yüzdeki her damla, kalbin “ben hâlâ insanım” diye haykırışıdır.
Gözyaşıyla yıkanan yüz, çölün ortasında yeşeren bir çiçek gibidir. Ne kadar hırpalanmış olursa olsun, damlanın değdiği yerde umut filizlenir. Çünkü gözyaşı acıdan doğar ama ardında arınmışlık bırakır. Bir annenin evladına ettiği dua gibi, bir sevgilinin vuslata kavuşma arzusu gibi saf ve içtendir.
Bazen gözyaşı, en derin duaların taşıyıcısıdır. İnsan ellerini açamaz, kelimelerle dua edemez belki, ama bir damla gözyaşıyla bütün kalbini Rabbin huzuruna sunar. O an gözyaşı, hem kalbin merhemi olur hem de yüzün temizleyicisi…
Gözyaşını akıtabilen insan, kaybetmemiştir; aksine kazanmıştır. Çünkü gözyaşı dökmek, zayıflık değil; kalbin hâlâ canlı, hâlâ sevebilen, hâlâ umut edebilen bir kalp olduğunu gösterir. Ve işte o yüzden, gözyaşıyla yıkanan yüz, her zaman en temiz, en duru, en insanca kalan yüzdür.
Ademoğlu’nun dalından koparılmış ümidin son nefesinde, bir nefistir bu hayat.
Yokluk, imkânsızlık, çaresizlik; fukara bir serkeşliğin derdestliği…
Eli kolu bağlı, ayakları kanlı; gözleri çaresizce Uzanacak bir yardım eline muhtaç.
Bağıramaz; bağırsan ne yazar, duyan olmaz. Herkes kendi halinde.
Ama o yinede, iyi bir baba olma yolunda gayretkar
Hep mücadele, hep mücadele…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!