…
Sen; filler ordusunun Timuru,
Ben; Hülagüyüm esrarlı gecelere…
Sen; cümle cümle atlarınla satranç tahtasında şah,
Ben; çerilerin gözünde Alamut’a Han…
Bir bülbül şakıyacak bir kurt uluyacak ve tarih ikimizin savaşını yazacak:
Ben özelim ben güzel…
Bu durum seni üzer!
Sen benzinsin ben dizel…
Hangi dünyada gezer:
Onulmaz alışkanlık,
Bu ruhsuz yapışkanlık?
Yine fırtınalı bir Bosna Gecesi… Alışılmış bir şeydi Bosna’nın sert rüzgârları. Merkez günlük güneşlikken, Bosna’da üşümek, fırtınasında sürüklenmek, sert esen rüzgâra karşı yürümek, bu yürüyüşü hayallerle süslemek ve aheste adımlar boşluğunda yaktığım son sigaramı da rüzgâra içirmek…
Cumartesi Sabahı’na hasret, uykusuz bir gece ve bu gecenin fırtınasında sürüklenip giden hayallerim…
Sırf sözümü yerine getirmek için, sabah 08.00 otobüsüne yetişmek için, uykusuz bıraktığım şu bedenim…
Hayatım boyunca kalabalıktan hiç haz almazdım ama günün birinde kalabalığın seni bana getireceğini bilseydim, hep mahşer kalabalıklarında gezerdim. Hayatım boyunca hep rahatına düşkün bir insan oldum. Ta ki; o beni rahatsız eden küçücük taburenin sayesinde gözlerinin kıyısına geldiğim ana kadar… Hiç sevmezdim yolculuk etmeyi ama bitmesin istedim o gün, bitmesin…
Önce Kıraç Ata konuşsun, desin olacakları:
Yafes'in soyunu; tunç bilekli, kutlu ocakları...
Bir çadırdan yayılsın, kör acun kahpece dönerken;
Okun düştüğü yer, kutlu yurt: "Ötüken'e" konarken...
Başlasam devamı gelecekmiş gibi.
Ne kadar bakarsan bak görünmez dibi.
Oynama kelimelerle seni gidi!
Gelsin kümes tavuğu; gel bili bili!
Deme; n’ola, bu ne iştir, özdeyiştir!
Çimento gözlüm, beton bakışlım…
Aşkınla kavurdun attın beni 1500 derecelik fırına.
Kaçak duygular erittim polis eşliğinde.
Nereden bilebilirdim klinker kalacağını sevdanın?
Ben bir değirmende öğütürken anılarımı;
Sen benden bi haberdin.
İki adaş arası, bir yıldız kayması
Dileğim; belki açıktır dua kapısı.
Kanım süzül toprağa, özündür yapısı.
Topraktan balçığa, sonra ruh ve ayması…
Bedenimde kutlu tinim, bak, varlığımdır!
Yoksa O’ndan zerre; ölüm hak, yarlığımdır!
Hiç utanmadan sakalınızdan, giyin fistan!
Sormayın sebep ne, sebebi Doğu Türkistan!
Tarih hiçbir zaman görmedi böyle bir zulüm:
Dedeler, babalar, oğullar, beşikte gülüm…




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!