Seyre daldık Güneşin batışını
Pinekleyip duran yelkovansız saatimizle
Hangi vaktin içinde birikmiş bir çamur
Hangi selin getirdiği balıktık
Bilemedik...
İki sigaraya karışmış hasret türküleriyle
Sabah,kahvaltı sofrası
Akşam, şehir manzarası
Sevgilimin süsü
Dost meclisinin kürsüsü
Ah! Kırmızı tenli balkonum
Ne çok özledim seni!
Kıymet bilmek lazım mesela
Çorak toprakta açmaz ki çiçek
Gönülü bir kere değil
Bin kere razı etmek gerek
Kapılmadan gurur tufanına
Sevgiyi toprakta aramak gerek!
Neyleyim benden harici duygularımın taşanını
Çıkış kapısı bulunmayan çöllerde olmuş deve kervanı
Tükendim her yanımdan nefesim aşk giryanı
Hangi bahçede çiçek açar dertli gönül
Bilmem nerden alır bu bostanı
Renkli taşlardan evler yapardık
Güneşin kavurduğu kumun üstünde
Sen çatı yapıyordun ben pencere
Bir de küçük bir yuva yapmıştık
Belki martılar gelip konar diye
Beceriksizlik dokundu mu size de?
Devirerek delicesine
Hissiyatınızı,külliyatınızı,lügatınızı...
Kafanızda yumruk yumruğa
"İşe Yaramaz" sesleriyle
Solgun baharlar kaldı bize,mevsimlerden artık
Bir bir dökülür ince belli saçlarımız saçaklardan
Alnımızda kırışmış, masallardaki mutluluk
Mum ışığındaki balkabağı uykusu,
Uğur böcekli mantar kokusu...
İklimden iklime açılan rengarenk gözlerin vardı Berneza
Kıtalardan kıtalara savuran levhalar gibi
Bir deniz ortasındaydım sanki dalgalarla coşmakta
Bir kurak bozkır topraklarında suya hasret yaşamakta
Küf ayazlar mayalanıyor attığım her adım terkisinde
Bir dolap içinde sallanıyorum yeniden
Hurdacıya götürüyorlar belki
Demirimi dövecekler
İçim pas tuttu şimdiden
Gidiyorum belki de bir sobada yakılmaya
Oduncunun hızarında dökülecek talaşım
Hicviyeler de senin methiyeler de
Uzun çığlıklar merasiminde birleşen eller
Durağı olmayan şehirler de
Beklemenin en güzel hayali de sensin
Varlığın görünmez şeceresi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!