Oysa ne zarif dans ederlerdi buğday başakları
Kâh kurbağalardan kâh derelerden yana
Ahenkle sıçrarlarken bir taştan bir taşa
Rüzgârlarına kapılır giderdik biz de
Gamzelerimizde avuç avuç topraklarla.
Şu çentikler anlar mı saymalardan,
Yoksa boşuna mı kirletilir duvarlar?
Sığar mı ranzalara bu düşünceler?
İhanetler, kederler, kaderden kesitler
Çok kötülük sığdı içime
Uykularıma taştı kimi zaman
Baştan ayağa mumyalandım
Kıpırdayamadı ellerim
Semaya açılamadan durdu
Sen varken ezgiler akardı çeşmelerden
Etrafında körpe magazinci kızlar
Gemi yüzdüren çocuklar hep şen.
Sen varken güleçti hasbihalleri
Büyük odada içilen çayların
Bir sevenim olsa kiyop
Duvağında çiçeklerle baharım
Koylarda sıkışan dilime ses
Çökük avurtularımın ustası olsa
Sarsa beni kiyop
Gürültülü bir ortam
Meşhur kabadayı naraları
Merdiven korkuluğundan
Sarkmış ayyaş kolları
Etrafta kelebekler gibi uçuşan
Tomar tomar kumar kağıtları
Hayallerdir sevgiyi ayakta tutan
Bir ağacın altında sessizce kitap okumak
Sevinçle öten kuşlarla beraber şarkı söylemek
Henüz yeni olgunlaşmış bir tarlanın başında
Ağustos böceğinin sesiyle uyanmak
Hayallerdir yaşamın umudu olan.
Sorulur mu hiç sevginin kaynağı?
Aşikâr değil midir durağı?
Yoksa sayıp da kalbi maden ocağı
Kazarak girilir mi sandın?
Gülistandır bu varmaya çalıştığın
Batmaya yüz tutan gemi gibi
Yelkenlerim umutsuzca çırpınırken
Derin sularda can veriyorum
Canıma kayık olur musun sevgili?
Yangın yeri olmuş yüreğimin
Önemi yoktur aslında saymaların
Yıllarla savaştığın kadardır yaşın
Yirmi dört kırk iki aynıdır bazen
Ruhunun bedende durduğu kadardır yaşın
Çizgili yüzde değildir aldanma
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!