Kuyruğuna umut bağlamıyorum artık uçurtmamın.
Yırtılsın yalancı gökyüzünde gövdesi,
Yakıp kül etsin isterse yıldırım!
Boğazında kalsın içtiği kahvenin telvesi,
Bakamasın yüzüne, falına baktığı yıldızların.
Hatırlatma İstanbul!
Boğazına yapışırım yoksa nefes alamazsın!
Kıçını açıkta bırakır bu acı
Bütün gece titrer bedenin uyuyamazsın!
Fayda etmez direnişlerin, duymaz hıçkırıklarını türbelerin,
Islanır yastığın kurutamazsın!
Kaç kelimeye rastladım yolumda inanmadım
Virgül koyup devam ettim yaşamaya
Her virgülden sonra burkuldu ayak bileklerim
Sen diye bir cümleye rastladım sonunda.
Sen benim noktamdın.
Sende durdum, soluklandım.
Anneni sev çocuk.
Çünkü onun kadar fedakâr, sadık bir sevgili bulamayacaksın!
Babanı sev çocuk.
Çünkü onun kadar samimi, menfaatsiz bir dost bulamayacaksın!
Ağla dostum ağla!
Gülerek ölmesin diri dursun kalbin.
Ağla ki yıkansın tozlanmış gözlerin.
Olduğu gibi kabullensin artık hayatı yanıldığını anlasın renkli düşlerin.
Dalalım hemdertlerimizle karanlığın şiirine.
Ardına kadar açalım kapılarımızı, bırak dolsun bütün hücrelerimize hüzün.
Senelerdir kendimi özlüyorum.
Her gördüğüm insana, ağaca, dağa, ansızın bastıran sise seni soruyorum.
Seni arıyorum.
Ben Ben'in içindeyim.
Sen benim içimdesin.
Bana en uzak yerdesin
Yalnız kalmanın suç olduğu bir ülke gibiydim.
Yıkılmıştı çoktan güven evim.
Kalabalık düşlerimin orta yerinde bir suç işledim.
Kendi içime müebbet yedim.
Şimdi kendimdeyim.
Kendi kendimleyim.
Bıktım usandım Aklını başına topla öğütlerinden.
Defalarca uyardım.
Aklımın suçu yok!
Kalbime söz geçiremedim ben...
Gerdanlığını süslen yine boynunda ışıl ışıl parlasın.
Sen benim hüznümün kaynağısın.
Ayrılık sanma bunu bıraktığım gibi dur.
Hüznüm azalınca gelirim bekle beni istanbul!
Başka bir yer lazım bana seni unutmak için.
Şöyle sağlam bir neden.
Kendime geleceğim bir yer olmalı.
Bu şehir çok fazla sen...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!