Yaşarsın dünyada vefasız ömrün
Bir ağaç altında konacak kadar
Dostların yanında kıymetin nedir
Varlıktan yokluğa inecek kadar
Cahillere geri döner sövgüsü
Hayatımı ikram eyledim sana
Yıllarımı yiye yiye kuruttun
Gönül bağlarımı söyledim sana
Dallarımı soya soya kuruttun
Aşkın rotasını sabırla izle
Öyle derin şu gönlümün yarası
Dertlerim içimde yasım görünür
Aradım cihanı yoktur çaresi
Ele düğün bayram süsüm görünür
Aşka düşmüş yanar gizli özünden
Zamanın içinde garip yolcuyum
Dolanır dururum yön belli değil
Aşkın çeşmesinden geliyor suyum
İçtim kana kana dün belli değil
Tatlı dil dediğin kiminde oktur
Sevdanım ispatı gönlümün süsü
Güllerimi çöpe attın mı yoksa
Aşkımdan geriye kalan mazimi
İdam için ipe attın mı yoksa
Gözlerin görmüyor dert sabimdeki
Kavga bilmez fesat olmaz
Keşke çocuk olabilsem
Nefret edip insan bölmez
Keşke çocuk olabilsem
Hiç kimseye etmez minnet
Bir hevesle çıktım yola koyuldum
Gurbet bana neler öğretmedi ki
Neşenin içinde dertle boğuldum
Gurbet bana neler öğretmedi ki
Gurbet elden neler öğrenmedim ki
Nasıl anlatayım öğretmenimi
Okuyup yazmayı öğreten insan
Saf gönülle temiz elle kâğıda
Kalemle çizmeyi öğreten insan
Sızar aklın ilmin ışığı öze
Tarihe sordum şöyle söyledi
İnsanı mert engin özü Sivas’ın
Esaret görmemiş başkentlik yapmış
Selçukluda çoktur izi Sivas’ın
Özgürlüğe dört eylülle kök saldı
Hasretin suyunu nefretli gibi
Döküyor vicdansız közüme benim
Gönlü bir keserdir sözleri çivi
Çakıyor vicdansız özüme benim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!