-soma- Şiiri - Ali Asker Çataltaş

Ali Asker Çataltaş
44

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

-soma-

El, ayak, yüz kömür karası maden ocağında,
Usta ellerin nasırlaşmış kabuk bağlayan yarasında
Güneşi görmeyen yüzler; merhem oldu gün yüzü gören çocuklara.
İşte bu yüzden ömürden giden yarınlarıyla
Acının resmini çizebilir misin?
Ya da çizdiğin resimlerdeki acının rengini yazabilir misin?
Siyah mı desem, kırmızı mı?
Yoksa ısındığımız kömürde
Yanan bedenlerin 301 rengi mi vardır desem!
İşte bu benim babamın,
İşte bu benim ekmekçimin,
İşte bu benim yoldaşlarımın,
Bir hiç uğruna göçük altında kalan
Çocukların umutlarını yok eden,
Faşizmin kendisidir.
Ama yine külleriyle irkilip kalkınmasını bilen
O çocuklar yıldızlara astı bu korkuyu!

Akşam kapının gıcırtısında babanın sesini bekleyen
Kaç çocuk tanıdınız madende yok olan yarınıyla?
Anaların ekmeğe aşa eklediği bir kaşık daha eksildiği sofradan…
Gözlerindeki yaşın her damlası tuz olur eritir kara elması
Ekmeğini nasırlı ellerle bandırdı alnındaki terin tuzuna.
Çocuklar karanlığı yırtarcasına yürüsün diye
Her birinin adı kara trenin raylarında
Bedenleri gömdüğümüz kara elmas diyarında özgürleşti.

Aşımıza ve işimize hükmedenlerin vebali boynundadır.
Eşi beklemeyecek kapının açılışını!
Çocukları düşmeyecek yollarına!
Umutların ekildiği kara elmas diyarı olmayacak
Çocuklarının yarınlarında.
Günü güne kim katar hesabı olmayan gecede,
Yeraltında yatan kefensiz madencinin
Elbet hesabı sorulacaktır bir gün!
Uykusuz ölümler gebe gözlerdeki ışıltının
Mavisi olmaz kara elmasta.

Süt kokan bebeler
Görmeyecek babalarının ellerinde
Güneşe uzanan uçurtmaların özgürlüğünü.
Umutlarıyla daha mavisinde kaybolan çocuklar…

13/05/2017

Ali Asker Çataltaş
Kayıt Tarihi : 13.5.2017 19:59:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Soma'da hayatını kaybeden 301 emekçinin adına... Saygıyla...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Fulya Aras Koca
    Fulya Aras Koca

    Sayfama ziyaretiniz antolojiye iki hafta önce girmiş ve 2-3 aydır şiir yazma denemelerine gönül verip başlamış beni çok mutlu etmişti. Ancak sayfanıza iadeyi ziyarette bulundum. Kusuruma bakmayın.
    Antolojide her sayfa yeni bir yürek açıyor karşınıza, bazı kalemlerin anlatısına kendinizi daha yakın hissediyorsunuz. Hele bir de benim gibi insanların sıkıntısıyla ilgili söylemek istediği derdi olanlar için kendini nasıl ifade etmesi gerektiği konusunda arayışta olanın yüreğini pıt pıt ettiren bir sayfaya denk gelirseniz orada önce şöyle bir kalıyor, soluklanıyor, şiiri tekrar tekrar, okuyorsunuz.
    Belli temalar yazılmalı, korkmadan altı çizilmeli. Ben ya sizin kadar cesur değilim, sesim öyle gür değil, ya da sadece yumuşak bir üslubu tercih ediyorum. Küçük adım küçük adım farklı görüşte olana sırtını döndürtmeden derdimi anlatacak kadar yanımda tutmalıyım diye düşünürüm. Amaç sadece sövmek değil, ele ele vererek yürümekse her yazının karşındakini savunmaya çekmeden, bir düşünmeye davet olması gerektiğine inanırım. Bunları kendimi anlatmak için söyledim. Çünkü sizin şiirinizde ben size dokundum. Bu şiirde kara elmas avcıları için olan hiç bir hitabın sert kalıyor olamayacağını da özellikle belirtmeliyim.
    ''Ekmeğini nasırlı ellerle bandırdı alnındaki terin tuzuna ''dediğimiz canlar için eğer ki
    'Yoksa ısındığımız kömürde
    Yanan bedenlerin 301 rengi mi vardır desem! '' demek durumunda kalıyorsak zaten sözün bittiği yerdeyiz demektir. Yüreklerin çığlığında destur olmuyor Ali Asker bey, o yüzden dediğiniz herşey için yüreğinize sağlık demek istiyorum.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Ali Asker Çataltaş