Lia Şiiri - Yorumlar

1.
Orta yaşlarda bir şairin burada kayıtlı üçyüze yakın şiiri olması bana şaşırtıcı geliyor.

2.
Tüm eli kalem tutanlar şunu bilmek zorunda. Türkçe bizim dilimiz; kelimeleri kullandığımızda anlaşılan dili bilen herkes için aynı şey olmalı. Neden şiir yazıyoruz, gider resim yaparız en soyutundan, lir ile gazel okuruz istersek.
Ama benim dilimle yazıyorsanız en azından 'köhne muştu' dememelisiniz. Ben önce yadırgar, sonra da yere çalarım.

3.
Bin kez daha söyleyeceğim; imge tuzaktır. Kendinizi kral sanmanıza sebep olan giysidir.

4.
Ve en önemlisi; Babam ellili yaşlarında sigarasını körüklü ocaktaki odun kömürü ateşini telaş etmeden, parmaklarıyla alır yakar ve yine aynı sakinlikle geri yerine koyardı.

Bu işi genç yaşta yapsaydı parmaklarını yakmış bir 'zibidi' olacaktı.

Saygı ile.

'Tutsaktı gülüşün, yanağıma düşende buz'

Şiir bu şekilde başlarsa okuyucunun 'geçmiş olsun' dilekleriyle yorumuna başlaması icap eder...
Evet büyük geçmiş olsun şair!
Ülkemizde maalesef buz sarkıklar büyük bir tehlike.
Şair, gülüşü tutsak şahsa kafasını kaldırıp baktığında yanağına çatıdan buz sarkık düşüyor, hiç beklemediğinden şoka giriyor ve yanağına dokunamıyor bile..
Eeee kolay mı paramparça yanak, aşkın gözü önünde çizilen karizma ve şok...
Derken kendine geliyor ve bunun ilahi bir işaret olduğuna karar vererek kan revan içinde secdeye duruyor.
Zayıf bünyelerde yaşanan travma insanı, şartlı refleks ile secdeye götürür ne de olsa..
Sonuçta şaire kalan yara izi, yavan gülüşler ve kıble..

Yalnız 'yanağıma düşende buz' bölümündeki 'düşende' ne alaka anlayamadım.
İçler acısı bir çırpınış sırasında kelimeleri yanlış kullanmamız doğal, sanırım şu şekilde cereyan etti;

-hanımefendi size ne oldu böyle yüzünüz kan içinde
-yanağıma buz düşende, sarkık etimi delende, ben asfalta yapışanda, sen gelende, gülüşü tutsak hala balkonda bana bakanda ve gülende, eyvaaaaaaahlar olanda, ambulans çağıranda, gözlerim kararanda,.. falanda filanda

Neyse! şoku atlatınca şiir yazabilmesi dileğiyle...

Efenim Mavi Kuşlar bey, geçenlerde bir bağyan arkadaşta prada marka çanta gördüm.Reklam oluyor ya neyse.Kendileri İlimiz defterdarlığı çayhanesinde asgari ücretle çalışan servis elemanıdır.Hayret ettim zira kendilerinin bir maaşı o çantayı almaya yetmez.Deri, güderi çanta işiyle uğraşanlar bilirler o marka en pahalı çanta markalarından biridir.Çakmasıdır diye düşündüm merakıma mucip oldu sordum.Nerden aldınız İstanbul’a yolunuz düştü de Mahmut Paşadan falan mı diye, orada bu çakmacılar çoktur.Kendisi ‘’hayır bu orjinal Prada’’ dedi.Gerçek fiyatı 750 gaymeymiş.O 40 kaat vermiş almış.Nasıl oldu dedim.Satın aldığım dükkan yanmış bu çanta yanık dedi.Dikkatli bakın diye bana yakından gösterdi.Deriye hiç bir şey olmamış.Üstündeki metal aksamları biraz kararmış sonradan tekrar parlatılmış.Yanık malı ne yapsın neye tutturabiliyorsa ona satmaya çalışıyormuş dükkan sahibi.


Yukarıdaki çanta örneği misali, biz çakma değiliz efenim. Senelerce Karabük Demirçelik’te 1000 santigrat derece ateşin karşısında potalarda demir erittik, yüzümüz yanık, şiir yazarız bağrımız yanık amma çakma değiliz efenim.Nasıl siz çakma değilseniz biz de çakma değiliz.Yazdıklarımız amatörce tipimiz kayık diye dalga geçenlere üzülüyorum bir tek.Ne yapalım Cyrano De Berjerag’ı yaratan bizi de yaratmış.Gurban olduğumun hekmetinden suval olunmaz.Allah c.c.yu, sizleri ve Ulviziya beyi jö tem efenim.


Değerli şaire hanımın sayfasını böyle mecburiyet hasıl olup şahsımla ilgili mevzuda işgal ettiğim için kendisinden özür diliyorum. Size ve kendisine ve de tüm okurlara selam ve hörmetlerimle

Halk arasında türkçe lastiklidir denir; oysa lastikli olduğundan değil de kelimelerin anlamlarının değişik anlamlar içermesi ile ilgilidir.

Örnek siliniyor kelimesi her zaman siliniyor anlamında geniş zamana işaret ediyor.

Bunu bilmeyecek ne var denebilir ama, ben kendi yazdıklarımın yanlış anlaşılmasını önlemek amacı ile düzeltiyorum.

yorumlarım yerine yorumlar şeklinde yazınca başkalarının yorumlarının da silindiğini ima etmiş olurum ki, bu bühtan olur.

Çünkü ne olup ne bitiyor bilmiyorum.

Her ne kadar yorumlarımın fazlasını sildiysem de başaramadım.
Silinmediği için açıklama gereği duydum.
Herkese iyi günler diliyorum.

Dün günün şiirinde Şahmaran bey bir şiir paylaştı.İstanbul oynaktır diye.Arap Naci dosta aitmiş.Efenim İstanbul oynak ama şiir sağlammış. Şair dostumuza da paylaşan dostumuza da teşekkür ediyorum.


Bu gün de yerli bir şiir var.Tercüme olsa altında büyük ihtimalle made in Osman Tuğlu yazısını görürdük.Osman Tuğlu bey bendenize Tanzimat döneminin Suavi, Namık Kemal, Süleyman Nazif, Tevfik Fikret vs. Evropa’dan harıl harıl şiir ve yazılar getirip tercüme eden şair ve muharrirlerini hatırlatıyor.Bir de resmine baktıkça kendisinin Anadolu’muzun güzel bir türküsü vardır’’Kıvırcıklar oldu mu selelere sepetlere doldu mu?’’ diye onu terennüm edesim geliyor.


Gerçi aramızda padokların, safkanların, aygırların, kısrakların uzmanları var amma velakin (Aysun Hocam çok yaşayınız beni andılar herhalde.Efhir ille de Efhir bir durum dedikleri bu olsa gerek.)

Ve fekat şiiri bilenler, tanıyanlar, dünyanın en büyük şiir eleştirmenleri safkanların gözlüğünü alıp şiir ve şairlere o gözlükle bakmasa iyi olacak ya neyse.Sayın Tayyibe Atay’ın Yıldız Kovalayan Tel isimli yapıtına ilişkin ne söylemek isterler büyük eleştirmenler? İlaveten şairlik yolunda koltuğunun altındaki çok sayıda kavun karpuzlara aldırış etmeden hızla ilerleyen Nurani kardeşime bir beddua var hatırlatmak isterim. Bir insana beddua etmek istiyorsan Allah seni şair etsin deyin ona en büyük beddua olurmuş, muş muş da muşmuş. Bu baptan Amarikalıların kafasında bir iki tahtası fazla Çarles bokovski isimli bir şairi var onun şu dizelerini paylaşmak isterim;


tibet'e git
deveye bin
incili oku
ayakkabılarını maviye boya
sakal bırak
kağıttan bir kanoyla dolaş dünyayı
the saturday evening post'a abone ol
çiğnerken sadece sol tarafını kullan ağzının
tek bacaklı bi kadınla evlen
ve düz bir usturayla traş ol
ve kadının koluna adını kazı
benzinle fırçala dişlerini
bütün gün uyu ve gece ağaçlara tırman
keşiş ol
viski ile bira iç
kafanı suyun altında tut
ve keman çal
pembe mum ışığında göbek at
köpeğini öldür
belediye başkanlığına aday ol
bir varilin içinde yaşa
baltayla kafanı yar
yağmurda lale ek
AMA ŞİİR YAZMA!




Günün şiirine gelince ben en çok şiirde bir ara sökün edip gelen ayrılda gel havasına mest oldum. Gençliğimizde biz de Sadullah,Yavuz star,İnspectör falan gibi safkanlara az kuponlar yapıp misli misli oynamadık.Şiir güzel şiir, şair iyi bir şair.Çözemeyenler merak buyurmayınız, günün ilerleyen saatlerinde taşı gediğine koyacak pek çok yorumcumuz var siz çözemediyseniz belki 3-5 saniyelerini alır ama onlar çözer.


Yorumcular çeşit çeşit.Temsilmisal sizin 3-5 saniye düşünüp sayfalara dolusu yazarak çözmeye çalıştığınız bir şiiri, Hem kel Hem Fodul Bey gün boyu düşünüp 3-5 satırda çözer.Hiç bir şey olmasa Piri Muganımız Sinyali Bey’in sizi de bizi de başdöndüren yorumları ile çok sarhoş etmişliği vardır.


Son olarak şu hususu belirmekte yarar görüyorum.Ezoterik yorumlar yapacağım diye sexofili(cinsel açlık) kokan paylaşımlardan özenle kaçınmak lazımdır.Evet Karacaoğlan’ın da şiirleri var, zamanında Mevlana bile eşcinsellikle suçlanmış şu olmuş bu olmuş.Efenim açlık kötü bir şey.Allah kimseleri aç bırakmasın.Açlıkla terbiye etmesin.Açlığınızı gidermek için her türlü şiir de yazınız.Şiirin sınırı yok biliyorsunuz.Ancak bunları lütfen buralarda paylaşmayınız.O yere göğe koyamadığınız Tayyip Beyin adamları siz televizyona çıksanız böyle konuşsanız şak diye yayını keserler.Özellikle bayan şairlerin sayfaları altında yapmaktan özenle kaçınmak lazımdır.Hayır erkek şair olsa da farketmez çünkü burayı iddia edildiği gibi yedi iklim dört cihan okumasa da herkeZ ve her kesimden okuyorlar.


HerkeZlerin yatak odası ve kalbinin içindekiler böyle faş edilirse(Faş dedik Cihat Hoca bizi andı herhalde.)olur mu efenim? Cenab-ı Mevla herkese hususi bir hayat ihdas eylemiş.Ne kendinizinkini ne başkalarınınkini faş etmeyiniz.Bacağınızı kucağınızı sarmaş dolaş olduklarınıza ve olacaklarınıza saklayınız.Apışaranızdan bize ne diğ mi efenim.


Off uzattık da uzattık didaktik bir ağızla yazmanın ağırlığı üstümüze çöktü.Selametle dostlar. Üzülmeyiniz şaire hanım.Yüce yaradanım herkeZin ve herkeZlerin hakkını avuçlarına koyacaktır.


Sizi en kalbi duygularımla tebrik ederim şiiriniz güzel.

Çok güzel bir şiir, kalemine sağlık. Her bir satır, ince ve kıvrak bir zekanın eseri. Tebrik ederim.

Derin satırlar,her satır bir dünya,,mükemmel.Teşekkürler..

ben devrim tülay'ı 'lia' sayesinde okuma keyfini yaşadım.'lia'yı okudum,bir daha okudum,bir daha okudum.sürükleyici ve zengin bir dil.iyi ki 'lia' yazılmış biz de keyifle okuma şansına erişmişiz.

Sahra yüreğim…Sahra kavrulan benliğim…Sahra sonsuzluğum…Sahra serap-ı arayamamanın derin ızdırabı…Sahra hafi-ce yol alırken sararan benzim…Sahra vaha da hiçliğim…Sahra güneşle yeşermek yerine kavrulmanın adı…Sahra umudun serilmesi sevdanın yollarına…


Devrim Tülay Aydın / Sahra şiirinden


yorumculara yanıt yazacağınıza hezeyanlarınızı bir kenara bırakıp şiir yazsanız diyorum Devrim Tülay hanım...

Büyük bir heyecanla size gıbta ettiğimi, kıskandığımı söyleyip şevkle; sizin tek bu şiirinizle bile unutulmayanlar arasına gireceğinizi bundan böyle işinizin daha zor olduğunu yazdığım ilk ve bir sonraki yorumumu sildiler tebrik ediyorum umarım bu yorum silinmez sevgiler.