Yüreğime attığın demir
Rıhtıma oturmuş kalkmıyor
Bir bilsen ne uğraşlar verdiğimi sökmek için
Bir bilsen ellerimin kanadığını
Acısından yatamadığımı bi bilsen
Hani su götürürdü her şeyi
Ve sensizlik biraz da deniz gibi
Kayboluyor biçare benliğim
Haşin dalgalarının arasında
Ellerim, ellerim çırpınıyor ellerine dokunabilmek için
Vuslat, kalbimin her zerresinde hüküm sürerken çekiliyor ruhum bedbaht bedenimden
Ve ciğerlerime nüfuz ederken karanlık sular
İçimdeki kırgınlık sığmıyor şu koca dünyaya.
Yorgunum gelmeyişlere,
Ve çokça özlem doluyum gülüşlere,
Biliyorum gelmeyecek taşradaki ayaklar.
Bir ürperti saracak ürkek gözleri,
Denizler, boğulacaklar maviliklerinde
Gözlerimiz gülümsüyor şimdi
Bir aşk sarmalıyor olanca gücüyle
Ahh benim derin sızım
Sızlıyor şimdi
Kağıdım sırtımı sıvazlıyor
Mürekkebim öpüyor beni
Sorsan hepsi akıllı
Bakarsan tarhana çorbası
Sormuşlar bu kız neci
Demişler sizin kuyu kazıcı
Bakmışlar olacak iş değil
Ruhunu ört sevdiğim
Yüreğin üşümesin
Tut albatrosun kanatlarından
Uçup gitmesin
Yalnız kalma bu yalnızlık diyarında
Aykırı ol
Sanrılar
Çökmüş uçurumun dibine
Yanındayım bende
Sorgu dehlizinde
Gözlerim ahuzar
Dilim lal
Hatıralar dehlizinde sıkışmış bir ruh,
Yanıyor çırağanda.
Ayaklarım sendeliyor.
Gönlüm yalpalıyor.
İçmişim hasret şerbetini.
Geçiyorum sarı lalelerin arasından,
Uyu çocuğum sen bu dünyaya fazlasın
Ne bende ağlamakta tâkat ne sende direnmekte
Elin yüzün kan içinde çocuğum
Oysa toprak kokmalıydı ellerin
Hadi çocuğum kaçalım toptan
Vurmasınlar bizi
Şimdi uzanıp ellerini tutsam Sia'nın
Yanaklarından, dudağına ince bir meltem süzülse
Yakalasam ve saklasam o meltemi
Bir hazineymişçesine.
Sia!
Şimdi tan ağarıyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!