nuh tufanından bir ben sağ çıktım
tüm o arbedede ters dönmüşken gövdeler
iki kere yıkadım saçlarımı
her seferinde başka başka koktum
bana allahtan başka bir ilah olmadığı söylendi
ben de şahitlik ettim
çek git hadi durma burda
bu bir emir değil sade rica
yaranı gösterme bakmasınlar sana
gördükleri sen de olmadın, asla
nefes alışın çağırdı beni buraya
nefesin açlık kokuyor bir tas su ister misin?
sofraaltını silkip de pencereden
sevdiğimizin yolunu gözlerdik.
herbir ekmek parçasına bir kuş ölüyordu
belli ki birilerinin canı sıkılıyordu.
“içeri gir kız elegünekarşı”
akacak kanım saatler geriye gittikçe
sıcak, akışkan ve başımı döndüren
midemi bulandıran sözcükler söylesene
dün yemekte ne vardı?
otobüsü kaçırtan soru neydi?
koştukça ayaklarımız zemini öper
yaratıyorsun
seni yaratan halkın elleriyle gerçeği
tüm çıplaklığıyla yalan karşında
tastamam. dur bakalım orada.
kaçıp gidecek oğul büyüttün kucağında
ne vakit ürkse gözlerini çatan
dünyanın binbir türlü hali var
ve haller üzerinde bir hal
mevsimlerden yazsa
ve üstümüzden esiyorsa rüzgar
yaşamak boşu boşuna değildir annem
anne, özür dilerim.
açlıkla terbiye olunacak yaşlarım geçti
susuz ve sessiz kalmaksa ne çare?
ıssız ve isimsiz olmakta tek çare.
özrü kabahatinden büyük diyeceksindir
bilmem hangi dilde okunuyor artık ezanlar
allah’la konuşmak kaç hece kaç gece
hutbede imamın tekrar tekrar ve tekrar dediği:
“yaramaz hiçbir insan insana artık bu devirde”
doğrudan bana doğrultulmamış hiçbir sevginin muhatabı değilim.
ya sev ya öldür beni.
sev öyle öldür beni.
şüphe tek gerçektir
ve şüphesiz
biz şüphesiz bir allah’a inanıyoruz.
her sabah saat beşte asmaya götürüyorlardı beni
kimisi yeni uyanmış
yeni uyuyor bazısı
günaydın der gibi cıvıldayan kuşlar
bana sela okuyor sabah ezanından ve imamdan önce
hayyalesselah hayyalesselah
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!