Leyla ŞERİF EMİN
13 Mayıs 1981 yılında Üsküp Makedonya’da doğdu.
Üsküp, Aziz Kiril ve Metodiy Üniversitesi’nin Filoloji fakültesinde, Türk Dili ve Edebiyat bölümünden mezun oldu. Kalkandelen Üniversitesi’nin Felsefe Fakültesin’nde Şarkiyat bölümünde yüksek lisansını yapmaktadır. 2015-2016 yıllarında Kalkandelen Üniverstesi Felsefe Fakültesi’nde Şarkiyat bölümünde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 2018-2019 yıllarında Uluslararası Balkan Üniversitesi Eğitim fakültesi’nde Türkçe Öğretmenliği bölümünde öğretim görevlisi olarak çalıştı. < ...
Devrik cümlelerin çocuklarıyız
Devirlerden geçip geldik buraya
Yüklemlerimiz hep baştadır
İş önemli, kişiyi sormaz kimse burada
Balkan desek de kanmayın baştaki bala
Asıl kan bulaşmıştır en çok bu toprağa
Duvarı döven gözler bembeyaz
Çakıyor yıldırım gibi ağaçları
Ne ayazlar gördü bu bakışlar
Farklı iklimlerde gezer şimdi sözlerim
Her Cuma bir şiir dirilir gönlümde
Bazen aç bazen her şeye tok
Ve inadına tutunur beyaz kağıda
Yakarak geçtiği yolları
Tututuşturur maziyi anılarımda
Sığındığım avuçlarımın içinde oysa
Eyvallah ülkemin açmayan çiçekleri
Selametle uğurlanın hepiniz
Sevdim ben hayallerimi gurbet uğultularında
Ve her şeye inat sildim hayallerimi giderken
Sevdim hoyratça ayaklanan zulüm güllerini
Hatıralara gömülü kalan bayraklarını ülkemin...
Sanmasın hıçkırık bir yerde ismin geçtiğini,
Belli ki kırık ruhun haykırışı o
İki tren garda selamlaşsa da,
Kavuşmaz bavulla mendil asla
Giden kalıyor biraz daha fazla,
Yükü ağırdır insanın taş çatlatan
Ne altında kalan ne üzerine yağan
İki arada kalanlara namertçe uzanan
Bir yumru olup göğsüne saplanan
Taşır sanma gölgesine yansır yıkılışı
Hep o gururdandır marur duruşu
Kuşa kanat veren rabbim
İnsana da kanaat vermiş
Bilmem neyin derdindesin
Sana yetmeyen ne
Uçmaksa derdin buyur gökler senin
O da yetmez der isen karadan da verelim
Hırpalanan mavi gibi
eskimiş bir kapıyız
dert değil düşmanın kırbacı
dostun acısına bu isyanımız
kilitler paslı, anahtar paspasın altında yok artık
kırıldı sırtımızdaki izler
Söyle ey şehir sana kaç şiir yazıldı bozgundan sonra
Kaç ağıt yakıldı...
Derinliklerine daldım yine bu sabah
Koskoca şu dünyada akan nehrin kadar kim yakın oldu sana
Akar mı derdin kederin köprü altında...
Bilirim çok sular aktı
Yarım kalmış hikâyelerimiz vardı bizim
tamamlayamadığımız,
gökyüzü kadar sonsuz görünürdü,
Alaca morun ve lacivertin ortasından bir sayfa koparttık
ve sonra o güzel insanlar güzel atlara binip gittiler...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!