Şu karşı ki mahalle şu dağ şu ova deniz
Şimşekten kılıçları üstümüzdeki dehliz
Nasıl durur baş üstü şu devasa imgeler
Sıra sıra dizilmiş akıl almaz simgeler
Döner durur sürekli tek yörünge tek zaman
boğun devrile kalıbın bata
ocağa inciri diken mi oğul
avradı anaya değer belliye
gündüzü geceye katan mı oğul
uykumun yarısın diken ayağa
Evvelim ahirim bedende sersin
Gönlümün neferi gözümde fersin
Vuslata dosdoğru gittiğim yersin
Gül yüzün Güneş’i aratmaz AYŞEM
Bülbülüm dalımda gülün rengisin
Haberin Var mı
Haberin var mı
Gözlerim kararıyor
Bacaklarım titriyor
Ayazından çatlamış kuru toprak
Aynalar yeknesak aynalar ferman
Önümde dolanan gölgeler pişman
Nefs denen bir illet bir beter düşman
Savrulup durduğum şu deli rüzgar
Ne çile ne keder gönül yarası
Nerdedir nasıldır kimledir diye
Fal açtım geceden diğer geceye
İsyanım terk edip gidişin değil
Hatıran kalmadı senden geriye
Bilmezsin halimi görmezsin beni
Ömrü bir kavanoza koyup ta tozlu rafa
Fikrimin sersem sersem yürüdüğü tarafa
Yürüsem yalın ayak bihaber geçmişimden
Gölgelerden uzakça ve girmeden A’râfa
Yıkılsa gözlerimde vaktin hakimiyeti
Hicran yaradır yüreklerde kanar sinsi sinsi
Bir de gecede varsa koyu yalnızlık
Toplanır anıların hemen hepsi
Gül kokan dünlerden elde kalanlar
Ketum özlemlerle çalar kapıyı
Dünya işi değil de ahir işle siyaset
Emaresi belirdi usul usul kıyamet
Hak adını anarak istemekte veraset
Müslim Müslime kafir dili dile münafık
Ceddin tanımaz nesil nesil ceddine sapık
Hayasız akınların bozgunu olan haz
O hazdan gelen sersemlik ki
Zeon’u Kratippos’u düşürdüğü budalaca haller
O alev saçan kudurmuş ejder
Sonra birden bire olan gel gitler
Ne diye hazlarımızla günahlarımız koyun koyuna
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!