Kan, ter içinde kaldım;
ama üşüyorum...
Dumanım yok, külüm yok;
alev oldum yanıyorum.
Bir damla su olsa
diner belki bu özlem,
Mevsimler küskün,
duygular sessiz,
gezegen artık çok soğuktu.
Can çekişiyorken mavi gül
ve dalındaki narin kelebek;
belli ki, kimsenin artık aşka ihtiyacı yoktu! ..
Ahşap kapının pervazına yaslanmış,
öylece dikiliyordu…
Önemsememiş gibi yaptım,
bir süre bakamadım.
Ama hala inatla orada duruyor
ve inadına bir yasemin kokusu
Bir bir topladım yere dökülen
bahar kokulu o gözyaşlarını! ..
Dilediğin kadar ağla şimdi,
Hiçe sayıp o fırtına masallarını
Öpüp, koklayacağım
ve ateş olup ısıtacağım masum bakışlarını..
Ey içimdeki masum uzak!
Nasıl gelirim ki sana?
Gökyüzü yine kırmızı,
Yeryüzü yine tuzak! ..
Hatırlar mısın?
Mavi kelebek vardı.
bir günde büyüyen
dolu dolu yaşayıp ölen
Aklıma yatan
ama
Yorgunum, ama yine yeşil umudum.
Belki bir gün, ellerin ellerime değer de öyle uyurum.
Ah benim saklı nur'um! ..
Aslında ellerin de bahane,
Sözlerim, gözlerine
ve ben senin varlığına meftunum! .
Düşmüşsün çöl yağmuru peşine;
alaca bir sehhâr uykudasın.
Utanma!
Vardır bilmediği
melankolik göğüs sancısı herkesin;
belli ki sen de yaralısın! .
Öncesi mi var; sonrası olsun! ..
Bildiğin cevapları,
neden sorar durursun?
Sana yazdığım şiir vardı ya
Memnu bir kumsala astım
Ara sor belki bir gün bulursun
Ey aklımı çıplak bırakan AŞK’ın mutrip ayazı,
Ey bakışları sağır eden suskunluğun mest eden avazı,
İçinde sen olmayan isnâdlara derin bir rest çektim.
Sen kış’ım desen unuturum ben hem baharı, hem yazı...
A. Levent IŞIK
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!