LACİVERT ŞİİRLERİ

LACİVERT ŞİİRLERİ

Mehmet Doğan 5

Arkamda Kozak yaylası dumanı Ayaklarımda engin deniz El oyası dantel kıyılar Nazlı, nazlı süzülüyor sandallar Başımda Madran dağlarının yeli Karşımda Cunda adası Boğaz köprüsü el vermiş lale adasına Ali bey sevdalanmış Lale’ye Sevda yolundan bağlanıyor Anadolu’ya Lale adası telli duvaklı gelin Lacivert mavi ege suları Kız çeyizi köpük, köpük oya kıyılar Martılar alıp götürüyor beni Ömrümün nefeslenme aralığı Cennet tepesinden seyrediyorum kendimi Kara tombul bir çocuk başında simit tepsisi Yeşil camiden Emir sultana Simit satıyor… Gölgeleniyor mavisi denizin Lacivert sevdalara kesiyor her yer Pır, pır fırıldak kovalıyor Sığır güderken Fransızca grameri zorluyor biri Seyrederken tahta oyuncakları Beşikleri, kağnıları… İnebolu yolunda kaçırıyor otobüsünü Karabük’te kalıyor Yatılı okul talebesi meraklı sığır çobanı… Yırtarak lacivert maviyi Süzülüyor köpük, köpük balıkçı motorları Sesiz soluksuz gökyüzü Kiliseler bekçisi kimsesiz adaların Üzüm teğekleri yabani Bostanlar yok olmuş Yosun tutmuş bahçe duvarları Kırlangıçlar yuva kurmuş saçaklara Ayvalık cennet tepesinden bakıyorum hayata Bir rüzgar esiyor hafiften Kır düşmüş saçlarımda uçuşuyor yıllar Sol mememin altında garip bir mengene Hafif bir sızı Deniz’imde çalkalanıyor umutlarım Fırat suyunda boğuluyorum ansızın Dalga, dalga sevdalarım Çarpıyor kayalara Yolcularım kalıyor yollarda Kar boran kesiyor yolları Gelincikler, nergisler, kır çiçekleri Boynunu büküyor papatyalar Ayvalık ta cennet tepesinde Ben Kimsesizim Hangi taşa vursam kafamı Hangi koyakta yitip kaybolsam, Çok yüksek gökyüzü Dingin deniz Göz kamaştırıyor adalar… 25 / 06 / 2011 - Ayvalık
..

Devamını Oku
Vahit Aydemir

Uzakta koyu deniz,
Hem de koyu lacivert.
Seninle olmak güzel,
Senden ayrılmaksa dert.

Aşkını esirgeme,
Olsana biraz cömert.
..

Devamını Oku
Celal Altuntaş

Dostum beni bul. Bul ve çıkar. Hayallerimde kayboldum. Yönsüzüm ve biçareyim. Bir tek sen bulabilirsin beni. Yitmeden ruhum, kaybolmadan aklım gel.

Neredeyim biliyor musun?
Bir yol kenarı, yolu ikiye bölen sıra sıra sokak lambaları. Zannedersin isli gaz lambalarını yan yana dizmişler. Ellerinden geldiği kadar aydınlatmaya çalışıyorlar beyaz çizgili yolları.

Sağımda; gök yüzünün rengini yansıtan, adını inkâr edercesine lacivert bir deniz, yalnızca sahile vuran beyaz dalga uçlarını görebiliyorsun, oturduğum kaldırım kenarında. Bir de tam karşımda, yağlı boya resimden çıkma, pastel renginde bir yakamoz. Dalga sesleri aşk şarkılarının melodisini andırırken sahil kenarında, su üstünde dans ederek eşlik ediyor parlayan ışıkları gece karanlığında.

..

Devamını Oku
Ruken Asit

gider ayak kurtarıyorsanız ceylanı avcının elinden
o ceylan değildir,keçinin ağzındaki otur ot...
herkesin gözü lacivert olmamaya başladı bu günlerde yaşasın! ..
tehlikeli masalları sevmemiştik zaten
olabilir karanfiller salakça birbiri gibi açabilir
tamamda biz karanfil değiliz,bak buda olabilir
su verebilir tekmeyide atabiliriz
..

Devamını Oku
Mustafa Altıntaş

Hiç bugün ki gibi delice yaşamadım seni
Bu kadar çok seni seviyorum demedim hiç
Bugün ki gibi uzun uzun sevişmedim ellerinle
Sevmedim dudaklarını
Gecenin puslu lacivert koyuluğunda
Hiç bu kadar tenimden ayrı düşmedim
Küller gibi perma perişan savrulmadım hiç
..

Devamını Oku
Gökhan Salter

Gönlünde iyiliklerin gizlendiği
Damarlarındaki kan sarı – lacivert akarken
Su içer gibi hayat yaşayan
Bahtı kara olan bir genç...

Devrim için savaşan biri
Yurt sevdasına tutulmuş yürek
..

Devamını Oku
Ümit Azak

bir sigaranın külünde söndü
bir asra damgasını vuran bu aşk

çok sevmek neye yarardı ki
o seni sevmedikten sonra
kader değişse
ne çareydi ki
..

Devamını Oku
Benna Hatun

Yaldızlı çerçevelere hapsolmuş tedirginlikler
Renklerin avlusunda kırılmayı bekleyen lacivert gibi
Yalpalıyor paletin izdüşümünde
Kent homurdanıp dururken
Hüzne gömülmeye gönüllü evler
Damlayan damların geçirgenliği kadar
Boyun eğiyordu ıslanmışlığa
..

Devamını Oku
Ahmet Yozgat

1/:
Hayalime açılan lacivert kapı,
Apansız kapandı canalıcı yerinde anam oy!
***
Hey Sinan!
Koca Sinan, nerede kaldı ustalığın?
Mimarlar başılığın hangi sarayda,
..

Devamını Oku
Halil Manuş

DİL OLUR EBRUDA
Küçüklüğümden hatırladığım bir oyunu anlatmak istiyorum. Bakalım kaç kişi bu oyunu oynayıp oynamadığını hatırlayacak? Çocukluğun verdiği o bitmez enerji ile koşup oynadıktan sonra dinlenmek için kendimizi yere sırt üstü bıraktığımızda; gözlerimiz bulutlara bakarken, bulutların şekillerini bir şeylere benzetmeye çalışır, daha biz bazı bulutları herhangi bir şeye benzetememişken rüzgârın etkisi ile diğer bulutlarda şekil değiştirir, gözlerimiz baka dursun bulutlar halden hâle bürünürlerdi. O zaman bulutları pek çok şeye benzetmiştik ama hiç birimizin aklına ebruya benzetmek gelmemişti. Gelmemesi de çok doğal. Çünkü o yıllar ebru nedir kimse bilmez, okullarda da öğretilmezdi.
Sayın Uğur Derman; Türk Sanatında Ebru isimli eserinde; bizim çocukluğumuzda oynadığımız oyuna sanatçı gözü ile bakarak, “Bazı günler, şafak veya gurup vakti ufka bakarsanız; kırmızı, sarı, lacivert ve mavi renklerin en ilahi tonları ile bulutlardan bir ebrunun daha doğrusu ebrinin şekillendiğini görürsünüz. Yine bazı gecelerde, bulutlu semalar kadar geniş bir ebru teknesine, mehtabın usta fırçasıyla lacivert, mavi ve ışıklı beyazın bütün nüanslarını serpiştiriverdiğine elbet rastlamışsınızdır. İşte sanatkâr dedelerimiz, bir anda değişip kaybolan bu semavi güzellikleri yeryüzüne aksettirerek, onların ağaç yeşiline ve toprak rengine olan hasretini giderdikten sonra, bu şahane tabloyu kâğıt üstünde de ebedileştirmeyi bilmişlerdir. Bu anlayış içerisinde tanrısına boyun kesen sanatkârın benlikten uzaklaşan gönlü, sanki ebru teknesinde şekillenmiş gibidir. Artık o zaman büyümeye başlayan ebru teknesi derya kadar genişler, genişler ve kâinata döner. Ebrucunun gönlü gibi.” der.
Ebru; geri dönüşü olmayan, tekrarlanamayan ve kendine has özelliği olan bir Türk el sanatıdır. Atılan her ebru aslında tektir. Zaten ebru sanatını diğer sanatlardan ayıran özelliklerin en önemlilerinden birisi; yapılan ebruların aynısının tekrar yapılamamasıdır. Bu önemli Türk el sanatımızın kaybolmaması için çok emek veren üstat Mustafa Düzgünman; ebrucuyu,
“Besmele ile tezgâh açıp ebru yapan kişiyiz.
Fırça ile su üstünde hüner atan kişiyiz”
…diye açıklar ebru ile ilgili yazdığı ebru name isimli şiirinde. Bende ebrucuyu açıklayacak değilim. Ancak sonradan öğrendiğim bu Türk el sanatı ile çalışmalarımı yaparken, teknenin başına geçtiğimde daha ilk atışları yapmadan kitreli su ile göz göze gelir, merhabalaşır ve gönlümden geçenleri su üzerinde görmek istediğimi belli edercesine başlarım fırça darbeleri ile boyaları tekneye atmaya. Her seferinde ayrı bir haz duyarım su üstündeki renk cümbüşünü gördükçe. Sizlere bu yazı içinde renkleri gösteremesem de neler görebileceğiniz hakkında ipucu olması açısından şifreli birkaç söz edebilirim. Haydi, o zaman dikkatini topla ve…
..

Devamını Oku
Mehmet Akif Tiryaki

Dalındaki badem,
Yeni oluşan keçiboynuzu,
kekik ve adaçayı
veya zeytin ağacının zeytinli yaprakları;
Bunların hepsi bana hatırlatır
Ege'nin incisi Datça'yı.

..

Devamını Oku
İbrahim Kilik

Lacivert gecelerin içinden,
Süzülüp gelen;
Eflatun hayallerimin,
Tezahürüydün sen.
İşte bu yüzden,
Hiç çıkmıyorsun içimden.
Gecem de sen gündüzüm de sen.
..

Devamını Oku
Fevzi Günenç

Orta yaşlı ve düzgün giyimli bir adam kafeye girerek köşedeki masaya oturur. Garsona sipariş vermek için beklerken yan masadaki gençlerin kendisine bakarak gülüştüklerini fark eder. Belli ki yakasına taktığı küçük pembe kurdele şeklindeki Rozetine gülmektedirler.
Bu alaylı bakışları görmezden gelen adam, yan masadakilerin bu ısrarlı sırıtmalarına dayanamayarak elini lacivert ceketinin yakasındaki rozete götürerek,
'Bu mu? ' diye bakışanlara sorar.
Yan masadakiler gülmeyi sürdürür. İçlerinden biri:
'Küçük güzel Pembe kurdeleniz lacivert ceketinize pek de yakışmış! ' diyerek sırıtmaya devam eder.
Orta yaşlı adam bu sözü söyleyen delikanlıya dönerek,
'Lütfen masama buyurun bunu tartışalım' der.
..

Devamını Oku
Onur Bilge

KÖPRÜDE SABAH

"Gece, yavaşça siyah mantosunu sürükler
Vapurlar, şimdi suya bırakılmış kütükler,
Ufuk, banyo edilen bir fotoğraf camıdır.."

Sabahattin ALİ
..

Devamını Oku
Sevgi Uz

Pembe güllerin yaprakları raks ederdi her akşam bahçemde
Meltem rüzgarıyla savrulur, gül kokardı odamın karanlığı
Mor çiçekli menekşemin tazeliği
Baharın gelişini müjdelerdi her sabah uyanışımda

Tebessüm ederdi tüm sıcaklığıyla güneş yüzüme
Eşlik ederdi gözlerimdeki pırıltıya, neşeye, gülüşe
..

Devamını Oku
Fatma Caglayan

Fenerliyim fenerli
Yerim ve yurdum belli
Yanal´ile Salih´li
Fenerbahçe’m ileri!

Rengim lacivert sarı
Aldıkça kupaları
..

Devamını Oku
İbrahim Ethem Bingül

Lacivert gece
Boynunda ışık dizili deniz
Balık kokusu şarap kokusuna karışmış...

Ellerim arasında başım
Hafıza dolusu anılar gözümde
Balıkçıların kralındayım...
..

Devamını Oku
Mehme Arslan

bu kentin sokakları bana hep
koyu lacivert takım elbise giymiş adamları
onların girip çıkmaktan bezginlik
duydukları toplantıları hatırlatır
-adını sevdiğim
ama neye benzediğini bilmediğim-
tayyör giymiş kadınları hatırlatır sonra
..

Devamını Oku
İbrahim Ethem Bingül

Lacivert gri sıcak gece
Sesinle gelen
buğulu uzaklık.
Hayalin aratır kaybolan sözlerinde
Geceler güneşsiz bana...

Okyanusların renk verdiği
..

Devamını Oku
Gülsen Yüksel

sen bakışlarımda, sen avuçlarımda kumsal boyunca
yüreğimde sen, yine sen varsın bu ılık yaz akşamında.

gölgem gecenin karanlığına ağır ağır karışmakta
seni çiziyorum yine sulara
sen ki kayboluyorsun, her savrulan dalgada.

..

Devamını Oku