Kuzey'e yolculuk Şiiri - Akın Akça

Akın Akça
1865

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Kuzey'e yolculuk

a.
Ürken sular; okşar, işitmiş-duyan bölgelerini …
Tüketimi öğrenmiş, orta kulak iltihabı …
Tepelerden doğru mızraklara makyaj yaptırdığında
ulaşıveren yamaçlara; etekleri işittin:
çayırın nabzı!
iliştin Kuzey’e!
Kanatlara batmış kafalar,
narkoz geçişken …
alan, öbek …
ve bu meydanlar hep sürecek!

Şu halde, kar yağıyor çölde ancak deve kuşu da çölde;
kumlarsa ikircikli ve ki deve kuşu piknikte …

b.
Güneş indirdiğinde geceyi, yıldızlar oynadı;
yıldızlar oynadı en uzak yerde!
Kendileriyle, kepenkler titreşiminde! ...
Ve çatıdan saçaklı düşen ışın topu, düşün! ..
çoğul görüntüsüne salkım yakamozların;
yağmur su oluklarına:
.. her bir kanca, gerçekleşen her bir emektar kuluçka,
çakılan eşiklerine yıldızların!
(inen damlalar;
gaz ve onların tozları, gök adalarına
göz kırpar devamlı, geri dönüşlü bumerangların!)
... tüm bir cüssesinde, mutlu ve olduğu’nca üretken arsızlığın;
kendini sorgulayarak büründü, kaçkınca bir doz
daha boz-ütü:
Aslında ütülediği köseleden daha meşin olabilir mi?
kendisi ise saf tutam bir kadife...
mavi, seyyarlığa ayyaş …
göçebe değil, taze dallar çıktı, yaş...

*

Kuzey kutbundaki

en büyük kulenin üzerinde, güney kutbunun;
penguenler ve kutup ayıları,
kedi ve köpekler gibi -

sarmaş! …
Ensizliğin boylamını düzlemekte!

.. Bu kule üzerinde, yükselttiği,
Cansız çılbır dalgaların;
var, üç peçe, üç tane pencere;
teflon tencerenin içinde aklını başkasının
yontan çelik kaşıklar şeklinde...
’kare’, ‘burcu bir kalenin’ ve ‘oval’ şekillerinde!
Böyle bir anda hak verilir işte, 'gez, göz, arpacık' diyenlere...
Girme, hiçbirisinden! !
Önce eyle ve sonra seyret!)
oyuncak tavşanlar, kızın ardında:
ve gözkapakları ardına kadar açık, onların ki kapalı gözleri.
dolaplarında, derli toplu; sıra dizim, düzenli

*

Balık yüzgeçli bir füze, akrep tersi tümünde;
yakınına yıldızın geliyor, beyaz cücenin:
O, alacak;
Soluk alan ölmekte olanı
: Buharlaşmakta ama viraj çeken dalgasal nesillerin,
iç burktuğu kadar kenar çeşmesi;
Uçurumun sesi, yaratık yakaran
karmaşa paçalı penguenleri!

-yürüyen ve bakan
ve görerek yürüyen …

Hava soğuk, yelkovanı buzun ve akrebi …
ve kıta sahanlığı kol saatinin, bembeyaz, koskoca örtüsüyle:
Don tutuşu, kar yağışıdır -kararınca sıcak
- güneşlerden ulu’su; kuşandığın kazak, tenin ise!
Burada da kar var
(altı metre uzlamı, bilmem kaçıncı adam ölüsünün...
ne var -
ki- değil aşırı soğuk, capcanlı bir berraklık!
.. başıcağzında, kürünen yedinci metre mesafesinin
… bir süre öncesine değin sakarlık ve sonrasında öncenin, döneklik
ve hemen;
yüzünü buladığın günah kuyusundan boynunu döndürdüğün;
uzaklaştığın, ulaştığın bir asillik.)
yaz mevsimi, öğle güneşinin azıcık-deminki ertesi gibi:
bunaltıcı olmayanı;
Bir kırmızı gül gibi, altında bütün bu buzların …

Yok, bulunmayan; var olanı! !

-

Güney kutbuna dair ve penguenlerle de alakalı olarak belgesel kanalından ve BBC'deki bir çocuk programındaki masal kitabındaki pastel boyalı figürlere bakarak cep telefonuma topladığım bazı resimlerin de katkısıyla oluşturduğum bir şiir

Akın Akça
Kayıt Tarihi : 16.10.2004 05:45:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Akın Akça
    Akın Akça

    herkes bunları yazıyor ama bazıları fark etmiyor o da başka

    teşekkürler sayın Günay ve Hakan
    şiir dolu günler

    Cevap Yaz
  • Şükran Günay
    Şükran Günay

    Düsündüm kaldim....

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Akın Akça