Gök bitti
Hırkama yapıştırılmış kuş resimleri
Çocukluğumu bir kitap gibi
Kapatmışlar anne
Akmıyor artık o nehir
Ağır
Ve nazenin.
Çıkınımda ne kır çiçekleri var
Ne de börtü böcek sesi
Güneşle arama
Bu kent girdiğinden beri
Gülümsemek
Yaprakları hışırdatmıyor
Gelinciklere
Ve meleklere göz kırpmıyor
Güneşli çimenlerden uzak
Çok uzak
Asansör içinde yaşamakla
Rüyaların bile
Künhü kalmadı
Kaf dağında giden samanyolu yandı
/bir gün
bu kentten kaçıp
çiçeklerden elbise giyeceğim
çocukluğumun
şarkılarını söyleyeceğim.../
gök bitti
hırkama yapıştırılmış kuş resimleri....
Kayıt Tarihi : 17.9.2002 23:04:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İsmail Karakurt](https://www.antoloji.com/i/siir/2002/09/17/kus-resimleri.jpg)
her gün baklava yenmez malum;bendeniz o açıdan mezkur lisan muhabbetine duçar oldum.Ara sıra da salatayla iktifa ederseniz kilo denen o menem illetten kurtulmuş olursunuz.Kaldı ki sizi bir lügat gibi takip etmekte ve sizden birçok sözcük öğrenmekteyim.Ne mutlu bizlere ki sizin gibi Osmanlıcaya vakıf bir dosta sahibiz.Gerçi bizim yoldaşlara bunu anlatmakta zorlansak da güneş balçıkla sıvanmaz;bin yıllık Türk- İslam birikimini birkaç kendini bilmez meczup sakallı zanneden ya da bin yılın acılarını,umutlarını,hasletlerini günün parsasını toplayan malum güruha tahmil edenler
bir gün fena halde yanıldıklarını anlayacaklardır şüphesiz.Belki de biz Atatürkçülerin dil konusundaki endişelerini Ulu Önder Atatürk , Onuncu Yıl Nutku'nda tertemiz ve çarpıcı bir Osmanlı Türkçesiyle ortadan kaldırıyor;o kısacık metinde 120 adet Arapça sözcük kullanıyor.Tabii ki bu sözcükler galatı meşhur cinsinden bizim olmuş sözcüklerdi.Bizimkisi latifeydi üstad,elbette ki:'Melali anlamayan nesle aşina değiliz.'düsturuna bağlıyız;ama çağın gerisinde de kalmamak lazım gelir.Güzel dilimizi ne kadar işlersek o kadar da verim alırız.
Keşke Osmanlıca sözcüklere sahip çıkarken,Yunus'un bal damlayan Türkçesini de unutmasaydık:
KARŞI DAĞLARIN BAŞINDA
SALKIM SALKIM DURAN BULUT
SAÇIN ÇÖZÜP BENİM GİBİ
YAŞIN YAŞIN AĞLAR MISIN
Şuradaki musukiyi ses güzelliğini duyabiliyor musunuz?
Hele bir 'yaşın yaşın' zarfı var ki yağmurun yağışını şırıl şırıl anlatan bu güzelim ikileme ne yazık ki ölüp gitmiş.
Yani üstad,dil konusunda tutucu değiliz,olmamalıyız;Fuzuli'yi,Baki'yi,Nedim'i ne kadar çok baş tacı ediyorsak; Karaca'oğlanı,Yunus'u, Pir Sultan'ı, Nazım'ı da o derece kutsamalıyız.Dilin bari ideolojisi olmasaydı da tümünü kucaklasaydık.Ben kendi payıma kucaklıyorum,yoldaşlar kızsa da hacılar yadırgasa da Acem'den,Arap'tan,Rum'dan...vs.dilimize girip halimizi anlatabilen tüm sözcükler Türkçedir benim için.'Türkçem benim ses bayrağım .' demiş ya usta,aynen öyle.Saygılar üstad.
kahkahalarıyla bulutları sona erdirdiler
kızılca kıyamet savcıları
her dokundukları ateş
her yıkadıkları hep kirli
yeşil düşlerden kaçıp
sabrı hıza kaptıranların
değişmez yazgısı bu
kentin kir götürmez bir kimyası var çünkü
@..
@..
Cam Şekerler Tadında Bir Çocukluk
arıtılmış bir çocukluktu bizimkisi..
sevgilerimiz salıncaklar kurmuştu,
analarımızın bağırlarında...
kağıttan gemilerimizi yüzdürürdük,
su dolu tekneler de kaygısızca..
kağıttan uçaklarımızı uçururduk,
hiç ulaşamadığımız mavi/beyaz bulutlar da..
treni kibrit kutularıyla yapar,
annelerimizin dantele ipliğiyle bağlardık birbirlerine..
kağıtttan olan sadece oyuncaklarımızdı...
değerlerimiz ise som altından daha da ağırdı.
mutluyduk; çünkü sevinçlerimiz vardı,
rengarenk cam şekerler tadında..
gamlı baykuşlar tünememişti hiç pencere kenarlarımıza,
dağlarımız özgürdü.......
kırlarımız özgürdü.......
yollarımız özgürdü......
çitler,bariyerler yoktu.. girilmez bölgedir,
ya da piknik alanıdır diye...!
arıtılmış bir çocukluktu bizimkisi...
su berraklığında...
tek korktuğumuz gölge,kendi gölgemizdi...
gece yarılarına kadar,
toprağa çivi saplamaca oynardık komşu çocuklarıyla..
gökdelenlerin şaşaası ürkütmezdi çocuk gözlerimizi
vilayete giden dolmuşlara binmek,ne büyük bir hayaldi...
arıtılmış bir çocukluktu bizimkisi..
tüm evlerin kapıları açıktı geç vakitlere kadar,
çelik kapılar,kilitler yoktu...
haydutlar,hırsızlar yoktu bu kadar...! !
çocuklarımız bağışlayın ne olur bizleri,
yaşadığımız gibi bir çocukluk yaşatamadık sizlere.....
arıtılmış bir çocukluktu bizimkisi..
OYSA Kİ, SİZİNKİSİ.......................? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ?
Sevtap Kaya Nurgönül
TÜM YORUMLAR (30)