Kuru ekmeği masaya koyuyorum,
önce bakıyorum.
Tokluk bundan mı gelir,
yoksa alışmaktan mı,
bilmiyorum.
Ama insanın
isteği azaldıkça
yükü hafifliyor,
bunu biliyorum.
Mahalle aynı mahalle,
insanlar başka.
Herkes bir şey olmaya çalışıyor,
kimse kendisi kalmaya razı değil.
Sanki var olmak yetmiyor artık,
görünmek şart.
Bir adam geçiyor önümden,
telefonuna bakarak.
Dünyayı avucuna almış gibi yürüyor,
ama nereye gittiğini bilmiyor.
Kendine yetişemeyen insan
başkalarına nasıl yetişsin?
Soruyorum kendime
İnsan neden
başkasının gözünde
değerli olmadan
kendine inanamaz?
Niye bu kadar şahit arıyoruz
yaşadığımıza?
Şehir cevap vermiyor.
Şehir zaten
soru sormayı bırakmış.
Cevaplar tabelalarda,
reklamlarda,
vitrinlerde.
Ben ekmeği bölüyorum,
düşünceyi de.
Paylaşınca azalmayan tek şey
anlam belki.
Çünkü anlam
sahip olmakla değil,
durmakla çoğalıyor.
Belki de sorun
fakirlik değil.
Belki de asıl yoksulluk,
insanın kendine
yabancı kalması.
İçimdeki ses
bunu söylüyor.
Bağırmadan. Ve anlıyorum ki
mesele ekmek değil,
para da değil.
İnsan en çok
kendinden uzaklaştığında acıkıyor.
Herkes bir şey oluyor,
bir tek insan kalmak zor geliyor.
Çünkü insan olmak
alkış istemiyor,
sessizlik istiyor. Ben kuru ekmeğe şükrederken
şunu fark ediyorum
Dünya malı çoğaldıkça
ruh daralıyor.
İnsan doldurdukça eksiliyor. O yüzden acelem yok.
Bir yerlere yetişmiyorum,
birilerini geçmiyorum.
Bana yeten bir vicdan,
bir de akşamı olan bir gün var.
Beni herkes tanımasın,
zaten kendimi zor tanıyorum.
İnsan bazen
adını büyüttükçe
kendini küçültüyor.
İçimdeki ses
sessizce şunu bırakıyor geriye
İnsan, sahip olduklarıyla değil,
sahip olmayı bıraktıklarıyla
hafifler.
Ve ben
hafif kalmayı seçiyorum.
Kayıt Tarihi : 17.12.2025 00:12:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Erkan Tankut kaleminden...




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!