Allı turnam varırsanız Tokat iline
O nazlı yâre selam götür Allı Turnam
Varırsanız mola verin Çamlıbel’ine
O nazlı yâre selam götür Allı Turnam
Kızıl inişten de aşağıya süzülün
Kirpiği ok kaşları yay, gözü kara
Olmalıdır güzel dedin mi bir kere
Baktıkça cemaline yürekte yara
Açmalıdır güzel dedin mi bir kere
Elvan çiçekler içinde selvi boylu
Trabzon su ürünlerinin kampüsünün
Bir nolu işçisi sensin çaycı Bey
Şimdi zamanı değil övünmenin
Hele sen bardakları doldur çaycı Bey
Geçilmez pistir ocağın etrafı
Daima eksper gözüyle görmeli
Bu ne haldir böyle çaycı güzeli
Eller gınalı gözler sürmeli
Bu ne haldir böyle çaycı güzeli
Yalçın dağların suyu daim çağlar
Çok para gördü mü daima şımarır
Vermeyince gizli, gizli de aşırır
Mütevazıını gördükçe şaşırır
Böyle gelin, elinden de çekeğin var
Artık mazi geçti şimdide zamane
Beni istesen bile artık duramam
Son defa sana bakar çeker giderim
Bundan sonra senle ilişki kuramam
Burda gönlümü yakar, çeker giderim
Sen üzülme yeter ki, neylesin bülbül
Herkes bir tutturmuş şafak saymaya
Dört yüz altmış gün sayılıdır biter
Bunun yanlış olduğunu duymaya
Dört yüz altmış gün sayılıdır biter
Yağmur çamur demeyen neferiyim
İki kapılı hana geldim ağladım
Bu başıma gelenler vay bana vay
Irmak olup da yirmim de çağladım
Bu başıma gelenler vay bana vay
Artık bana yapılan boş hürmetler
Su akar gider de yolunu bulur
Buda gelir, buda geçer Hünkârım
Yanlışlar bu devirde doğru olur
Buda gelir, buda geçer Hünkârım
Sabrın en büyük ilacı zaman
Bu destanım elvanla ilgilidir
Bakalım bilecen mi Kara Hanım
Her bir kıtası sevgiyle doludur
Bakalım bilecen mi Kara Hanım
Beni anan hemencecik ürperir




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!