acımadı bu kötü kader halime
bakmıyorki gözlerimin yaşına
acımadı bu kötü kader halime
anlamıyorki zaten halimden
gideceğim diyorum gidemiyorum
sen kahbe sokakların kahbe kadını
ellerimi bıraktığında son süzü söylemeliydin bana
umutlarımın üzerine karlar yağdırmış
kalbime hançerler saplamıştın
bak şimdi ne oldu
layığını buldun
ayakta durmak için çırpınan
yeni yürümeyi öğrenmiş
çoçuk gibi çırpındım ben
ben sensiz yaşayarak
denize küskün bir martı
gökyüzünü sevmeyen bir serce
bir kaldırımın kenarında
diz çökmüş yorgun bir adam
insanlara aldırış etmeden
sigarasından bir duman cekip
uzun uzun uzun üflüyor
kahrolası dünyanın çiğerine
hani bir akşam üstü yolda yürürken
kaldırımdan çıkarken zorlandığım
sigaramı atıp üzerine basarak söndürmenin bana zahmet verdiği
bir akşam üstü
gökyüzünü seyrederken ayın parıltısı
dün yine olduğum yerde dalmışım
hiç uyanmak istemediğim
bir rüya görmüştüm
sen ve ben bir masada oturuyorduk
ortada çiçekler karşımızda bir adam
iki yanımızda iki kişi daha duruyordu
bak arkadaş yine sana yazıyorum
boşa geçmiş günlere
hayallerdeki boşluklara
hiç umursamayan insanlara
bakıp yine sana yazıyorum
dertli bir ozan gibi
taşın toprağın kaybolduğu
yerine yüksek binların konduğu
hasteneye gittiğinde
hasta yerine televizyon izleyen rodyo dinleyen
doktorların hemşirelerin olduğu yer burası
BURASI ANAKARA
bir kurşun sıkılmış
ne kadar kahbe olursa olsun
bir yiğidi devirmiş
dağ gibi olan bir yiğidi devirmiş
acı nedir bilmeyen
bileği hiç bükülmeyen
çivi çıkmış çakılmaz olur
halka yalan söylemek
onurdan sayılır
ahlak yoktur olsada hıyanrt sayılır
çivi çıkmış çakılmaz olur
devran dönmüş adamlık yok olmuş
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!