Can içinde uzlet denen bağların
Hasretlere giden yolu gibiyim
Kışı yaman,başı duman dağların
Bozbulanık akan seli gibiyim
Yitik duyguların can sarayında
Yüzüme bir suçlu gözüyle bakma
Olmazsa dünyayı yıkar giderim
Sönmüş küllerimi bir daha yakma
Şu gönül kapından çıkar giderim
Gel de şu ömrümü zindan eyleme
Hele dik yamaçlı yüce dağları
Uğruma hevesle deleceksen gel
Nefislik denilen deli çağları
Aşk için ömründen sileceksen gel
Seni bekler aşkın gonca gülleri
Yıllar yılı arıyorum ben seni
Zulmette mi,yarda mısın ey gönül
Sevdalara soruyorum ben seni
Hira da mı,Tûr da mısın ey gönül
Düşlerinde elem elem örüldüm
Acı infaz gerçekleşiyor
Hüznün darağacında
Kopuyor feryatlarda
Umut yaprakları
Yer hüzün
Gök hüzün
Bu savaşın içinde bir yenik sayma beni
Kurtuluş yok desen de gönlüne akacağım
Fütursuz nadanların yerine koyma beni
Senin yanın yöreni yakıp da yıkacağım
Zamanın kandilinde azar azar bitsen de
Gözümde hasretten aşk damlaları,
Gönlümde kederden bir çağlayan var
Aklımda hayatın zor soruları,
Ruhumda baharı bekleyen bahar
Gövdem var Kaf dağından da büyük
Ayrılıklar düştü gönül bahçeme
Tükendi hayalim,bitti umudum
Bir yârin gölgesi değmez gölgeme
Vuslat şerbetinde bitti son yudum
Izdırap içimde ateşten bir kan
Sevda ikliminin deli rüzgârı
Kasırga kasırga esti gönlüme
Vefasız anılar hiç utanmadan
Geçmişten bir bilet kesti gönlüme
Gönül dergâhından kaçtı dostlarım
Hüznümün içine gizlenmiş ahir
Hasret visalimi bölmekte mahir
Kanlı gözyaşımı silemez tahir
Aylarım ayrılık,günlerim zehir
Hayallerim bilinmeze çakılmış
Üstad derken kimi kastettiniz? Çok güzel şiirdi; teşekkür ederim...