Küller der ki...
Yokluğun eli sis gibi sarar boynunu,
Zaman paslı zincirle döver ruhunu.
Sessizlik bir ok gibi böler koynunu,
Kuytuda ölür yaralı kadın.
Düşleri bir zırhla kuşatılmışsa,
Gözlerinin feri soldurulmuşsa,
Nefesi ışıksız lamba olmuşsa,
Mutsuzluğun adı olur kadın.
İçinde kıvrılırsa sessiz sancılar,
Kurumuş bir nehir gibi çatlar,
Elleri yanınca yükselir dualar,
Küle dönmüş kitap olur kadın.
Harabeler içindeyse eğer sevgisi,
Yıkılmışsa köprüler, çökmüşse içi,
Gökyüzü iner, sökülmüş perde gibi,
Yıldız misali yere düşer kadın.
Yıldızlar der ki...
Boynunda pırlantadır sevdası,
Her parıltı Halil İbrahim sofrası,
Yüreği sanki kor ateşler ustası,
Sessiz savaşır gülümseyen kadın.
Gözyaşı değil düşer yanağına kül,
Bir bakışı devrim, bir susuşu zül,
Gidenin ardından eğilmez bir gül,
Toprağı deler, boy verir kadın.
Gönlünde bin yıllık asi yankılar,
Aşkla büyür, aşkla oturur taşlar,
Kırılmış her sözle yeniden başlar,
Sevdayla yürür, direnen kadın.
Ateşle dokur hayat yorganını,
Yalnızlık örer duvar aralığını,
Gökkuşağı boyar kalan yanını,
Hayranlık uyandırır dünyada kadın.
19 Nisan 2025 Cumartesi
Serpil ÇavuşoğluKayıt Tarihi : 7.5.2025 20:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!