Kulağıma fısıldıyor yaşamak.
Zamanın ögrettikleri aklıımda.
Korkuyorum —
Tanımadığım, derin bir keder var içimde.
Yalnızlığım,
bir hatıra gibi asılı duvarda;
bakışlarıma dokunmuyor kimse.
İnançlarım kırık,
bir çocuğun cebinde unuttuğu bilyeler gibi.
Sorguluyorum varlığımı —
toz olup savrulsam, dünya fark eder miydi?
Sevilmenin eksikliği
takılıyor boğazıma.
Her bakış,
bir ihtimali yarım bırakıyor içimde.
Hayat:
Bir fasıl gibi geçti üstümden.
Söz verenler dönmedi,
niyetler yarım kaldı içimde.
Düz bir yolda değilim,
Hep yalpalaya yalpalaya yürüdüm.
Atmaya çalıştığım her düşünce
geri dönüyor bana.
İşkence bu:
unutmaya çalışmakla
hatırlayarak yaşamak arasında kalmak.
Ve anlıyorum ki
her şeyin bir anlamı yok.
Bazen gidişler öylesine,
bazen yollar çıkmaz hiçbir yere.
Gökyüzü alçalmış, banane!
Baharlar geçerken iz bırakmıyormuş artık.
Yüzümde inadın gölgesi,
acı meyveler gibi çatlamış çizgiler.
İnsanlar arasında yokmuşum.
Ben, hiçbir fotoğrafta da yokum.
Sallanıyorum karanlık sularda —
bir gemideyim;
adı olmayan limanlara sürüklüyor yüreğim beni.
Hep haftanın sekizinci gününde
rastlıyorum kendime.
Ve sonunda
Uzaklardan bir ses gelir.
Adımı andığını sanırım ilkin —
belki de beni çağırıyorsundur kader,
kavuşulacak her şeyin yoklukla sonlandığı yere.
Bir mezar taşı belki,
geriye benden kalan.
Üstüme yazılmamış bir dua,
unutulmuş ölüler arasında.
Ama orada…
evet, orada —
her şeyin sustuğu o yerde
ilk kez tamamlanmış hissediyorum kendimi.
Ve belki de
kavuşmak,
yalnızca bitmektir.
Yalnız.
Bir başına.
Kayıt Tarihi : 13.10.2025 00:21:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!