Zihinlerdeki batıklaşmış bu düşüncelerin hâli de ne böyle?
Çekilin bir geceye, güneş aptalca sırıtıyor işte
Boş verin ve gelin bu karanlığın içinde sobelemeye çalışalım birbirimizi
Derdimiz falan yok diyelim
Diyelim ki, şu ucube cümlelerden var olmuş
Aklımıza da hep eziyet eden
"Klişe" tesellicilere fırsat vermeyelim
Onları almayalım aramıza
Yaklaşmaya çalışırlarsa tekme tokat dövelim hatta
“Drama oyuncusuyum ben” deyip geçelim
Hem niye kabullenmez insan gerçekliğinin en güzel iklimini?
Boğucuysa boğul, güzse güz
Aşksa, bir yudum ahmaklık şarabı sadece
İçeriz ve eğlenip geçer gideriz
Acısına bakarız sonrasında işte
Diğerleri gibi, bir sıra numarası alıp beklesin
Bekleyenler listesi oldukça kabarık lakin
Ziyanı yok ne yapalım, hadi o da beklesin
Denizimin karanlığıyla uğraşan
Fenerden kulelerim bile artık gözlerini kapatıyor
Çünkü fazladan parlaklıkların gözlerimi nasıl yorduğunu biliyor
Fazladan da bir inanış kırıntısı komiğime gidiyor
Ne yapayım?
İsmi lazım değil, bir kitap okudum geçen
Ve kitabın ortalarına doğru geçen yorucu boş diyaloglardan tiskindim
Hepsi tamamen kelime köleliğiydi
Oldurulmak için oradaydılar sanki
Konuşturulmak için konuşuyorlardı sadece
Hikâyenin zamanını çalıyorlardı boş yere
Mesela ben, pencerelere layık görülmese bile
Yine de bu evin duvarlarını ören ve çatısıyla da üzerini örten
O işçilerin emeklerini çalamam, onları görmezden gelemem
Onca zaman çalışmalarına aldırmayıp
Sonrasında “ışık almıyor lan bu ev, bir pencere yapın ya da bari yıkın bir tane duvarını” falan diyemem
Çünkü anlamsız eylemlerden nefret eden biriyim
Yalnızlık oyunlarında sürekli aşağıda kalacaksam eğer
Bu tahterevalliden bir an önce inmeliyim, ki zaten kurtaramaz beni böyle oyunlar
Nasılsa ben, karanlığımın içinde istediğim gibi koşup duran biriyim
Hatta sırf karanlık barındıran bu evin kiracısı da değilim, sahibiyim
Ve bunun bana sağladığı özgürlük ve diğer haklarımla da kavgasız yaşayabilirim
Güzel mesailer harcamalı insan kendisine, ölümden önce
Farklı işlerde deneyim kazanmalı
Mesela bir acının içindekilerini üşenmeden tek tek ayıklamalı
Yaşama kafa tutan bir deliliğin derinliklerin de uyuyan şeylere bakılmalı
Kendi kendine birkaç şiir mırıldanmalı
Dudaklarında her zaman en hoşçakalsızlarını barındırmalı
Ki zaten hep yanındadır sayıklayıp duran yalnızlığı
Ve kalbini ise bir tren yapıp vagonlarına da içindekilerini koymalı
Sonrasında upuzun bir yolculuğa çıkmalı
Bakın, mevsimlerin tam ortasından hızlıca geçip gidiyoruz
Bunu camlardan seyredebiliyoruz
Hatıralarımız ve anılarımızla bu yolculuk esnasında karşılaşıyoruz
Öylece dolup taşıyoruz
Rayların yettiği yere kadar gidebiliyoruz
İmkânlar sadece bu kadarına el verebiliyor
Gökyüzünün bile midesi bulanıyor
Ama ne yazık ki her zaman mavilik kusamıyor
İşte bunlara göre hesaplanıp, hazırlanmalı
Ölümün çöplüğündeki yerlerimiz
Hâlbuki önceleri ölümümüzün bile
Bir kimliği ve bir hikâyesi olabileceğini bilemiyorduk
Zaten ona da bunları biz kazandırıyormuşuz
Ve tükenmiş zamanlar medeniyetinden geliyormuş
Yani yaratılan ve yarattığımız sebeplerden oluşan bir medeniyetten
Var herkese verilen bir görev
O da işini yapıyor sadece, çünkü o deneyimli bir işçi
Tıpkı onun karşısındaki son hâlimiz gibi
Fakat merak ediyor insan, cesetlerimiz toprağın altındayken
Biz de açabilir miyiz üstünde? Bir ruh bitkisi olarak
Kimilerinin bitkisi tıpkı benliği gibi siyah kalır, griye bile evrimleşmek istemez
Kimilerininki ise özenle bezenle boyanır, başka renklere
Ve onların düşmanları ise sadece sağanak yağmurlardır.
Kayıt Tarihi : 4.2.2021 00:05:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!