Halbuki yaşasaydık biraz, kime ne zararımız dokunurdu ki?
Öyle sessiz sedasız, kendi hâlimizde
Kimseye ilişmeden ve kimseden bir şey beklemeden
Kupkuru dudaklarımızı, henüz daha kurumamış nehirlerde ıslatarak
Ve henüz daha gençken bedenlerimiz, sevişebilseydik istediğimiz kadar
Canımıza esseydi rüzgâr, sonra canımızı sıksaydı buralar
O zaman bütün çıplaklığıyla her şeyi bırakıp kaçabilirdik
Mesela bize inanan ve hâlâ bize güveni kalmış olan bir yerlere gidebilirdik
Çünkü bize inançsız davranan, her ne varsa; bütün hepsinden kurtulabilirdik
Onları boğmak istiyorum, mesela ben de herkes kadar yalan söylüyorum
Ve bazen ben de, en az onlar kadar da inanıyorum kendi yalanlarıma
Kendimi kandırmışlığa bir zevk olarak bakıyor ve bu zevki doruklarda yaşayabiliyorum
Sonuçta benim de aynı onlarınkiler gibi, bir ütopyam var
İçimin en giz dolu yerinde
Oraya seni bile götürmedim, götüremem de
Çünkü orası benim, eminim senin de vardır bir tane
Herkesin vardır
Bir gün beni kendi ütopyana götürmek için
Israr edersen bile, ki bence etme
Eğer edersen bile gelmem zaten, gelmemeliyim
Hatta kimse, kimseninkine gitmemeli
İçinin gizlerinde olan ütopyalara
Kimse kimseyi götürmemeli
Çünkü insanlar dokunmayı, sevmeyi iyi bilmezler
Koca yol dururken, arabalarını en güzel bahçelerinize sürerler
Tam filizlenme umudundayken çiçekleriniz
Tıpkı doğumda ölen bir çocuk gibi, gün ışığını göremeden
Daha ilk nefesini tadamadan, öylece gider
O yüzden içinizdeki en güzel şeyleri
Bir başkasına söz etmeyin
O bir başkasını
Ne kadar severseniz sevin
Sakın ola; tek bir kelime bile etmeyin
Çünkü sevgi, bir palyaçoya benzer
Zamanla suratındaki boya erir
Avuç içlerinize düşer
Sonra sizi de eritir ve ne kadarınızı kurtarabildiyseniz
O kadarınıza sevinirsiniz
Bazı ütopyaların hüzünlü palyaçoları vardır
Çünkü onlar eğlenmeyi sevmez
Onlar birer acı ütopyalarıdır
Bütün dram, bütün trajedi onlardadır
Herkes avunmaya değer bir şeyler arar oralarda
Sokaktaki dükkânlar bile
Şu şekildedir;
Umut dağıtıcılar, teselliciler ve boş vaat verenler vb.
Günübirlik, çirkin ilişkiler
Bir çıkarı varsa, seninle ölüme bile gidecek olanlar
Eğer siz şimdi bana
“Ölümden nasıl bir çıkar olabilir ki” derseniz
Mesela iki kararlı, birer intiharcı düşünün
Biri korkak, öbürü de daha cesur ondan
Cesur olan atlarsa, korkak o anlık gelen, bir zavallı cesaretiyle beraber
“Dur! bensiz nereye?” der ve alın işte size ölümün çıkarı beyler
Diğerlerine ise hiç girmeyelim zaten
Ama sevgilim, biz seninle kendimize yeni bir ütopya kurabiliriz
Kendimizdekiler baki, onlar bizim
Onlar kalsın, ki zaten de hep kalacaklardır
Ama sadece bize ait olan, ayrı güzel bir ütopya
Hem eşyalarımızın bir kısmını da; beraber kurduğumuz ütopyamıza taşırız
Bakarsın ütopik çocuklarımızda olur
Ha ha
Tamam, bana iğrentiyle bakan o gözlerini üzerimden çekebilirsin şimdi
Hem zaten bilirsin, ben pek de ciddi olmayı başarabilen biri değilim
Ve güzel başlayan her şeyi uzattıkça, mahvedebilirim
Sonuçta bizler güzel kalmayı başaramayınca
Ki buna da genelde izin vermez yaşam
İğrençliğimizin içinde, en güzel uykuları çekmeyi bile öğrenebiliriz
Yani en azından bir şekilde de olsa güzeliz
(Çaktırma öbür ütopyadayken, bir dükkândan kendime biraz kandırırmışlıklar aldım)
İğrençliklerimizden, akan suyla bir deniz yapmışızdır kendimize çoktan
Ve orada yüzeriz, eğleniriz, hoşsohbet ederiz
Hatta egolarımızı bile yarıştırabiliriz “benimki seninkinden daha hızlı bak” falan deriz
Ha ha
Gerçekten çok acınası bir hâldeyiz
Ama bütün bunlara alışığız ve zaten bunlar bizim normallerimiz
Hatta bir kin, bir öfke savaşı
Başlar içlerimizde anlamsız yere
Ah doğru ya, ölümsüzlüğün formülünü satan dükkânlarımızda vardı bizim
Unutmuşum onları, bak hele sen şu işe
Bunu cidden büyük bir zevkle yapabiliriz
Ütopyalarımızda bazen cinayetler bile işlenebilir
Mesela bir düşünce, bir düşünceyi yumruklar
Ama hıncını alamaz, sonra bir baltayla onu ikiden ortaya ayırır
Ha ha
Ve biz bütün bunları yaparız, hem de öylesine ki
Bir süre sonra
Utanmadan ve çekinmeden yaparız
Çünkü mecburuzdur
Ve bu mecburiyetler bizi, bazı şeylere köle eder
Kılımıza zarar gelmeden, bir zaferin damağımızda kalır mı tadı?
Karanlık ütopyalarımızdayız, hadi perdelerimizi kapatalım
Ve o ütopyalarımızda sonsuza dek yaşayalım
Ya da yaşayacağımızı falan sanalım, yani buna inanalım
Yani ben inanmış gibi yaparım
O formülün son kullanma tarihi geçmişti ama
Yine de siz bilirsiniz tabii
En azından ben uyarayım
Her neyse, hadi bizlere
Ütoplarımızda giz dolu yaşamlar
Ya da iyi akşamlar?
- Kapa çeneni Mert!
Kayıt Tarihi : 19.12.2020 21:47:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mert Altınkaynak](https://www.antoloji.com/i/siir/2020/12/19/giz-utopyasi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!