Yalanmış yeminlerin, sahteymiş sözlerin, gülen yüzünün altında, bir şeytan varmış senin.
Bakışların zehirli, sözlerin yalan, ölmeden öldüren, yaşarken öldüren, zehirli bir yılansın sen.
Sen, zehirli yılan, zehirli yılansın sen.
Zehirli yılan, genç ömrümü çalansın, beni benden alansın sen.
Aşkımı bilmeyen, sevmeyi bilmeyen, acı çektiren, taş kalplinin tekisin.
..
bütün kalbimi ziftle kapladınız ve hiç bişey olmamış gibi neden güneşi görmediğimi sorguladınız...
kötülüğü ruhuma tohum tohum atarken...
sonra neden kimseye kötülük yapmıyorum diye bana kızıyorsunuz...
içim deki tüm sevgi tomurcuklarını kopartıyorsunuz
bense onları kendi kendime büyütüyorum diye bana topla tüfekle savaş açıyorsunuz...
yaşamaktan kormamı istiyorsunuz...
inadınıza bu hayata daha güçlü ve saglam köklerle bağlanıyorum
..
Ne kadar kötülük görsen.
İçindeki tüm kini.
Kötülüğe dökmeden.
İyilik yapmayı dene.
Doğru yol dururken.
gel sapma eğri yola.
..
Karanlık bir dehlizde,
Değil hiç birimiz kendinde,
Suç değil birimizde, hepimizde,
Kötülük rüzgarı eser üzerimizde.
Cinayetlerin bini tek kuruş etmez,
Kararmış gözümüzde,
..
bir gün daha geçip gitti
beyhûde, bomboş.
ne bir sevgi yaşandı,
ne bir aşk tükendi.
ne iyilik vardı içinde,
ne kötülük, bir parça...
yitik bir gündü bu gün;
..
21/
4 bolluk arayan çok çalışır
sabırsız kişi boşa yorulur.
5 haksızlıkla edinilen mal
ölüm tuzağı olur.
doğruluk arayan kötüleri
..
Mutlu olmak
Mutlu olmak haram bize
Ölüm bize gam bize
Fakirlik sefalet bize
Çirkin bir yüz,kambur bir fizik bize
Bize her kötülük bize
Zenginlik sefa onlara
..
Ben bu dunyaya geldim geleli
Ne dertler ne cilem birakmaz beni
gozlerimden akti yaslar dinmedi
Kara yazim alin yazim birakmaz beni
Dertler hep ust uste gelir
..
Dilenci
ve düştü kafasının içine gözlerim,
görebilmek için gülen yüzünü...
Koştum peşi sıra
ayaklarım bir asır boyunda,
ellerim buradan orta Asya'ya kadar derin
..
Güzelliğe gideceğim
Kırmızı umutların ötesindeki şehirlere
Kaçıp kötülük ve çirkinliklerden
Kaçıp umutlarımla
Düşlerimle
Yeniden varoluşa
Güzelliğe gideceğim
..
Benim için sensin en güzel
Geceleri aydınlatan dolunay gibi
Aydınlık yüzün güzel
Yakıcı sıcakta serinleten
Esinti gibi
Huyun güzel
Baharda tomurcuklanan
..
Ömrünü harcadığın hani hayaller nerde
Pamuk şekeri gibi eriyor durduk yerde
Bir lokma ekmek verip yıllarını çalanlar
Ardından konuştular ne yalan ne dolanlar
Yine de düşünmezsin onlar için kötülük
..
iyilik yap iyilik bul
iyilik yap sevap bul
kötülük yapma günah bulursun
sonra cehenneme kavuşursun
****
en kıymetlisi iyiler
sevilmez kötüler
..
Bilmediğim bir yolda gidiyorum kendimce
Bir yazı ki asılmış göğsümün üzerinde
Aydınlık mı ya Rabbim gündüz mü yoksa gece
O çığlık yükseliyor kabrimin bir yerinde
Kimse bir el uzatmaz kime kötülük ettim
Yükselirken semaya olmadı şikayetim
..
öyle başlıkla böyle gövdemsi çırpınış. yok yok olmadı bu gene olmadı. acaba olsaydı? belki. hayır gene aynı hataya düştüm. neyse!
dünden şarap, ney taksimi eşliğinde gecenin 4 veya 5 inde.. sabah düşünce si zorlarken beni, eski tarih atılmış üzerine bir kağıt parçası. aptal inanışlar ve uyuyamıyacağından emin olmak.
gece bitti sabah oldu ve ben mutluydum en azından gelmedi aklıma bir kez bile özlem ve ecel. zeytin kokusu ve birazda hamur kızartması. tam anlamadım ama üst komşu belliki. istesem mi saçmalama. daha birinci hafta.
uzansam biraz yada balkonda bir tütün daha. eski işyerinden bir kız geçiyor yoldan. yanında o na hiç benzemeyen bir kadın. bekleyiş var gözlerinde, anlamsız. selam vermekle vermemek arasında hasarlı bir sesli düşünce geçti dudaklarından. belli etti annesiydi yanındaki. ama oldukça kemikliydi. kızı neden çekmemiş ona. hatırlıyorum dirhem elleri vardı kızın. sıkıca tutup kötülük geçse aklından tüm kemikleri kırılabilirdi. hatta bir kaç sefer aynı yatağı paylaşmamıza rağmen hiç rahatsız olmamıştım som etinden. off bundan neden bahsttiysem. annesi, evet annesi. sağ ayakkabının tokası kırılmak üzereydi ve ben neden olduğunu bilmeden üzerine basıp düşmesini istedim. mayalı ekmeklere benzeyen ellerini daha yere koymadan göbeğinin üzerine düşmesini. neler yapıyordum daha bitmemesine rağmen attım izmariti sokağa ve abimin kokusunu duymasını istemedim. nede olsa çoğu sabah ben bile hayret ederdim, beni öpen bir kadının olası olmadığını.
iş zamanı gelmek üzere ve ben bu yığın yığın düş tozlarının içinden gerçeğe adım adım ilerlemeye çalışmaktayım. keşke! gene aynısını yaptım. lisans dönemi zamanı küçük oğlan çocuğu rolleri ve salak salak pipo merakı. o zamanlar çok kullanırdım keşke yi. isteksizim şimdileri. çünkü sadakat kalmayınca beklentilerde gözüm kapanıyordu. ve ben boğuluyordum karanlıkta. sabah sabah. acaba belki. neyse veya keşke. ne farkederki? bilmem belki.
..
Gözlerini açıyorsun yavaşça dünyaya. İlk adımını ağlayarak atıyorsun. Ağlıyorsun; çünkü lanetlenmiş dünyanın tam ortasında buluyorsun kendini. Dünyaya, bedenine, nefes almana binlerce kez lanet ediyorsun. Elinden tek gelen şey ağlamak oluyor ve sen de doyasıya ağlıyorsun. Birilerine sesini duyurmaya çalışıyorsun. Rabbinin huzurlu kollarına geri dönmek istiyorsun. Her ne istiyorsan, ne şekilde bu dünyadan kurtulmaya çalışıyorsan da tüm çabalarının hiçbir sonuç vermediğini anlıyorsun. Her şey boşuna oluyor ve sen bu durumu kabullenmek zorunda kalıyorsun. Bu durum karşısında savunmasız küçük bir beden olarak yapacakların kısıtlı olmuyor mu? Her normal insan gibi yaşamına devam ediyor ve kendini hayatın akışına bırakıyorsun…
Savunmasız şekilde birilerine muhtaç oluyorsun. Boş gözlerle etrafına bakınıyor, çevrendekilerin çabalarını seyrediyorsun. Karşılıksız izlemekle yetinebiliyorsun çünkü. Tüm çabaları seni yaşatabilmek oluyor. Kendilerince iyilik yaptığını zannediyorlar fakat senin için kötülük olduğunu bilmiyorlar. Seni sevişlerini, sevgi dolu bakan gözlerini görüyorsun. Şefkatli ve merhametli kollar olduğunu anlıyor ve onlara sığınıyorsun. Hayatın kokuşmuş ve acımasız yanlarından korkuyorsun ve daima senden uzak durmasını istiyorsun…
Hızlıca büyüyorsun ve hayata iyice bağlanıyorsun. Hep bir amaç peşinde koşuyorsun. Gözlerin köreliyor ve Rabbinin kollarını unutuyorsun. Dünya işleri sarıyor beynini. Amacını tam anlamıyla gerçekleştiriyorsun. Karşına senin için tek kelimeyle mükemmel birisi çıkıyor ve sen de ona bağlanıyor, kopamıyorsun. Güzel günlerin geldiğin zannederek mutlu oluyorsun ama ne yazık ki öyle olmadığını bir zaman sonra anlıyorsun. Başına senin gözünle felaket denebilecek bir olay geliyor ve dünyan yıkılışa uğruyor. İşte hayatın o kokuşmuş ve acımasız yanlarının gelip seni bulduğunu anlıyorsun. Acı üstüne acı çekiyor ve ne yapsan unutamıyorsun. Hayat sana çekilmez bir çile gibi geliyor artık. Tüm işlerin sarpa sarıyor ve yaşama hevesin en başındakine dönüyor…
Ya intiharın eşiğinde buluyorsun kendini,
..
Gülmesini Bile Bilmeyen Gözlerim Artık Ağlamayı Bile Unuttu
Hyatta Tek Dostum Olan Göz Yaşlarım O Göz Yaşlarım Varya Onlar Bile Terk Edip Gitti
Artık Şu Hayatta Sensiz Yaşamanın Tadı Bile Yok
Hani Derlerya Zaman En İyi İlaçtır Malesef O bile Yalan
İnsan Birkere Düşmeye Görsün Dost Bildiğin Tüm Dostların İyi Gün Dostu Olup Çıkıverir Karşına
Çaldığın Bütün Kapılar Yüzüne Kapanır Birer Birer
Kurduğun Bütün Hyaller Kabusa Dönüşür
..
Altın postunu
giyindi Ay'ım;
geceye bakar gibi
bakıyor soluk yüzlerimize...
Soyuyor karanlığı
korkularımızı
..
Bir dünya istiyorum
Yalansız, kavgasız, dürüst
Olmalı mutluluk,sevinç ve neşe
Olmalı sevgi
Büyük küçük herkese
Bir dünya istiyorum
..
Sarhoş olamıyordum
Geceler boyu
Boz bulanık
Duman altı meyhanelerde
Özlemlerle sarhoş
Kadehlerde aradığım
Yitirilmişlikleri
..