KÖR KÜTÜK
Eskitirken her nefes bir öncekini
Eskimek bilmez bir tek
Olduğun her dakika
Güvercin gerdanına dizdiğim her yakuta
Gözyaşımı katmaktayım bilerek, isteyerek.
Huzur saçıyor en zifiri acılar,
Ufka düşen hayale zerafet beleyerek.
Nereye kadar bilmem , böylesi hiç oluşlar?
Hastalıklı yüzünde kan tonu girdap,
Sarı sahilde yosun kaçmış köpük,
Her adımın ayrılığa tutulan hesap,
Ellerine yön veren ellerim bitap,
Aymazım, sarhoşum belli kör kütük.
Kasar kendini gece
Vakit çözülür;
Dolaşır kanatları deniz kuşlarının,
Su incitmesin sakın ayaklarını,
Hikayesi ay yakar kırık dökük sazların,
Bir şarkıya can verir dul bir mızrap;
Kırık dökük.
Martılarca saçların bukle bukle örülür,
Bende ardı arkası gelmeyen mecalsiz ahlar,
Çisiltisi yağmurun senin yanaklarında,
Hele saçların rüzgarlardan daha bir gür,
Bildiğin gibi benimki ; kırık dökük,
Neden çeker hâlâ içine,
Bir seni bir beni bu amansız göçük.
İşte vurmakta gece,
Son demine dem be dem!
Sonra ıslak, sonra tonla matem,
Sökün eder iflah olmaz bir keder;
Dudakta esir eden izi bir öpüşün,
Sonrası hiçlik, sonrası keder;
Sen olaydın ya süreksiz müjdesi, her bir dönüşün;
Yoksun diye
Bu son dem de derbeder,
Gözlerin artık ne mezem, ne badem;
Bu sıyrık sevdadan daha da mı beter,
Şu ölgün yakamozların sönüşü?
YUSUF GÖKBAKAN
Yusuf Gökbakan 2
Kayıt Tarihi : 8.2.2018 02:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!