iğde kokuları vardı ve yapraklarının gümüş
gibi ellerimize sıvanan yönü ayın duldasında
dudaklarımızda özentili bir kovboy ıslığı
john woyna kaç tane kızılderili öldürmüş
karanlık beyaz adamın kafa derisi değilse
bu kadar gerilmeli değil def gibi ovaya
bir adım daha atsak bütün yarasalar havalanır
bir kurşun bir kurşunu nasıl öpeceğini bilse
harman yerinde itler dalaşıyor uyuyun kına
bıçaklar hazır kenger ve meşin yuvarlak
sadece fanilamızda yaka var parti rozetlerine
ben uyumadan kimseler varamaz farkına
boş böğrümü delip geçen bir kurşundu kuş
dinlediğim ilk nutuk şehirli bir kirpi gibi
ne sırtıma giydim ne de arı kovanlarına yakın
sonradan duydum zehirli bir okla vurulmuş
musalla taşına hep kısa gelirdi boyumuz belki
bu yüzden inanmazdık büyümeden öleceğimize
yeşile boyardık yumurtayı ama beyaz çıkardı civciv
sonra fötr şapkalı siyasîler gibi dalardı kümese tilki
daha “sen” yokken yani sevmemişken seni ben
konvoylar ve kovboylar vardı ve biz ağaçlardan
her gün yeni bir at keserdik ve her akşam
atımıza türküler söylerdik ocakta yanarken
Kayıt Tarihi : 5.7.2007 08:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)