KIZIL DAĞDAN GEÇERKEN
Bir şafak vakti idi geçerken Kızıldağ’dan
Göklerle aramızda mesafe kısalmıştı
Serin sabah dağların öpüyordu anlından
Mahmur gözlü serçeler silkinip uyanmıştı
Kekik kokusu vardı rüzgârın ardı sıra
Karanlık yavaş yavaş gölgeler dura dura
Hüzünlü adımlarla yürükken ufuklara
Dağların şakağına güneş yeni çalmıştı
Erkenden talimdeydi sığırcık orduları
Katar katar turnalar kesmişti hudutları
Son defa emzirirken tabiat yumruları
Taze bir eylül daha kapıya dayanmıştı
Mevsimler değişirken zamanın burçlarında
Kar gibi eriyordu günün avuçlarında
Al aldı kuşburnular gül vardı saçlarında
Külahlı palamutlar alıçlar sararmıştı
Arılar oğul vermiş öz tutmuştu çiçekler
İpek Kozalarından göçmüştü kelebekler
Yeryüzüne ziyafet verirken gelincikler
Buğdaylar başak çekmiş kengerler kocalmıştı
Kızıldağ hüzünlüydü kızldağ efkârlıydı
Heybetli duruşuyla asildi vakarlıydı
Ta ezelden güneşin kızına sevdalıydı
Aşkından yana yana kızıla boyanmıştı
Muhittin laçin şair (misali) 2016
Muhittin Laçin
Kayıt Tarihi : 8.8.2022 12:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!