Zamanın nabzı düzensiz atıyor,
Yıldızlar bile tereddütle parlıyor gökte.
Bir tufan öncesi sessizlik bu:
Ne rüzgâr esiyor,
Ne dua yükseliyor semaya…
Her şey susmuşken,
Bir avuç kalp
Diriliğin yeminini taşıyor
Sarsılmış toprağın koynunda.
Onlar ki,
Vahyin susmadığı dudaklar,
Gözleri secdede,
Yürekleri ümmetin alnı gibi ak…
Kıyamet yaklaşırken bile
Kıblelerinden sapmazlar.
Ayakta kalmak,
Yalnız bedenle olmaz:
Onlar yürekleriyle dikilir
Yıkılmış minarelerin gölgesine.
Kur’an’ı sırtlarında taşırlar
Her harfi bir dağ gibi…
Ümmetin unuttuğu rüyaları
Geceye fısıldayanlar onlar.
Yusuf’un kuyusunda
Sabırla bekleyen,
İbrahim’in ateşine
Selam olan,
Musa’nın denizine
Yol açan nefes onlar!
Ey zamanın eşiğinde kalan kalem!
Yaz onları,
Çünkü onlar,
Bir ümmetin son şahitleridir.
Ve her biri
Zamanın kalbine vurulmuş mühür gibidir.
Bir gün perde kalkacak,
Ve herkes görecek:
Kıyametin eşiğinde bile
Ayakta kalanlar vardı
Allah adına, aşkına,
Ve hakikatin hatrına...
Kayıt Tarihi : 16.4.2025 19:01:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!