BAHAR AYI
Ağaç dalları hep tomurcuk bağlar,
Her türlü çiçekle bezenir dağlar,
Sevinçle kırlara dökülür mallar,
Kış çekilip bahar ayı gelende.
****** ******
..
Hangi soğuk bu yaşadığım,
Yokluğun mu,
Yoksa kış mı sadece?
Neden beyazlamış saçlarım,
Yokluğun mu,
Yoksa kar mı sadece?
..
Aklı kurşuna dizdiler
Taçlandırdılar akılsızları
Kıs kıs gülmeye başladılar
Alay edercesine
At hırsızları…
Şevket Coşkun -20 Aralık2007-Sahilköy
..
Yine kaybettim..
Kaybettim..
Kazanmadığın şeyleri kaybederbilir misin? Bilmiyorum.. Yada sadece sen mi kaybedersin.. Biri kaybederse diğeri kazanmış mı olur..
Bir kış gecesi.. Yürüyordum, peşinden gittiğim hayallerde ayak izinden fazlasını görmüştüm.. Çatılardaki buz sarkıklarının güven vermesi böyle birşey olmalıydı.. Adımlarımki keskinlik, soluğumun kesilmesine müsade etmiyor.. Yolunda olmam, işlerin yolunda olmasından daha önemli geliyordu..
..
Toplanırdı konu komşu
Açılırdı türlü turşu
Lora sarardık lavaşı
O eski kış geceleri
Çeviz kanzisini yerler
Dut kurusunu severler
..
Uyku(suz) lar…
Uykularını güneşsiz odanda bir kış gecesi;
..
Bahar çıkarım demişti**
Kış ortasında bir ev aldım. Oturduğum ev çok rutubetli. Benimse kireçlemem var eklemlerimde. Gidip, eve bakayım dedim. Emlakçi götürdü. Yaşlı bir amca açtı kapıyı, özür diledim evi almak istiyorum bir baka bilir miyim dedim. Tabii dedi ve çalakalem bakındım o da yanımda. Çok sıcak oluyor dedi. Oh! Dedim, bende sıcak ev arıyorum. Bak! Dedi, pijamayla terliyorum. Çabucak çıktım hanımı evde yok diye. Ama onun o sözü benim ev almama neden oldu. Sonra, işlemler içim emlakçinin bürosuna gittik. Sohbet ederken amcanın tek yaşadığını öğrendim, meğer eşinden ayrılmış. Süleyman Demirel’in sınıf arkadaşı, o da inşaat mühendisi imiş. Kızları, oğlanları varmış evli barklı.
Sonra, işlemler bitti yani ön sözleşme, kaparo verdik ev sahibine. Dedim ki; Ne zaman çıkar kiracı? Meğer yeni girmiş ne olacak şimdi! Sonra tekrar gittik eve. Zile bastı ev sahibi. Amca açtı. Biraz konuşabilir miyiz? Dedi. İçeri girdik, oturduk. Amca, biraz asabi idi anlaşılan. Sigara içiyordu durmadan. Ev sahibi ile alacak verecek pürüzleri varmış az bir tartışmadan sonra hallettiler. Ben evi sattım dedi. Bunlar yeni ev sahibin aranızda anlaşın.
O zaman Ercüment amca biraz daha gerildi. Kış ortası, ben yeni girdim dedi. Onun o hali bana rahmetli babamı hatırlattı. Babamı bir buçuk yıl önce kaybettim. Tek yaşadı çoğu zaman, asabiydi yanımızda pek durmazdı ara ara gelir ya da biz ona giderdik. İnsanlar yaşlanınca sevmiyor kalabalığı, kendine göre düzen istiyor.
Neyse, amcaya dönüp tamam telaş etme sen kontratın süresince otur. Üç ay oturmuşsun yeni kontrat yaparız dokuz ay daha kalırsın ben, seni kış ortasında rahatsız etmem. Çok sevindi, yüzü aydınlandı. Bana dönüp, belki baharda çıkarım uygun ev bulursam dedi. Eylüle kadar kalabilirsiniz, kızım yurt dışında Ağustosta gelecek ben Eylülde anca taşınırım dedi. Sonra hayatından bazı kesitler anlattı. Varlıklı biri, kültürlü biri ama niye yalınız yaşıyordu bunu vurgulamak istedi galiba. Biz seni rahatsız etmeyelim kirayı da bu hesaba yatır dedi eşim. Ve numarayı yazdı. Eşime eğilip, sizi sevdim. Önceki pek mıtrıptı diye ekledi.
Allahaısmarladık deyip ayrıldık. Tam dört ay olmuş. Geçende yönetici aradı evi yıkatın kokuyor diye. Bir şey anlamadık. Sonra düşündüm. Eşime, amca yanız yaşıyor belki temizlik yapamıyor diye demiştir dedim. Ertesi gün sakın amca evde ölmesin. Yok, yok kızı var ilgilenir dedim. Ama içimiz rahat etmedi. Sen bir ara usulünce söyle kızı gidip ilgilenir dedim. Eşim Ercüment amcanın telefonunu çaldırdı cevap yok. Sonra kızını aradı. Olayı anlatınca. Rengi soldu birden Allah, Allah diye başını salladı. Biz bilmiyorduk yönetici böyle söyledi. Kendine söylersek kırılır diye sizi aradık dedi. Ve teflonu kapattı.
Merakla sordum. Hayırdır ne olmuş? Ercüment amca kalp krizi geçirmiş ölmüş geçen Cuma, cumarteside Çengelköy’e defnetmişler. Yöneticide cenazeye gitmiş birkaç kişi ile haberi varmış dedi. Allah rahmet eylesin.
..
Bir kış akşamı
Yürüyorum yorgun yorgun...
Hava soğuk titriyorum...
Kasketimi unutmuşum...
Hava buz gibi...
..
N'olacak beklerim
Yaz değil mi, kış değil mi elbet geçer
Bu yürek benim, bu serin akşam,
Bu çaresizliğin demi,
Kırık dökük bu bekleyiş benim
N'olacak, yaz değil mi, kış değil mi elbet geçer...
..
Edecek sözümüz çok, kas
Manın gereği yok. Bas
bas bağırsak olabilir. Özeti kısas!
Araplar israili kana bulayacak. Kana
kanla tükenmeyecek elbet yas
İntikamla bire bir açıklanamaz
..
Karasinekler de bırakıp gitti beni
Kanımı emen sivrisinekler bile yok.
Beni hep üzerek geliyor kış mevsimi.
Uzun saçlı dostum da artık yok.
Her kış mevsiminde bir şeyler kaybediyorum.
Tanıdığım insanlar gidiyor, bırakıyor beni.
..
Yalın cümlelerle karmaşık duygular..
Daha ne isteriz ki, son cümle olsun sevgi. Kalbine karşı sesini yumuşat çünkü sonuçta anlatılan senin hikayendir. Hepsi de çok farklı bir bağlamda karşımıza çıkıyor için de özendirici veya kışkırtıcı kelimelerle dolu yaşamından, taşlar yerine oturuyor. Görünüyor ki, bu derde ortak olmamak mümkün değil. Oysa en çok içinde bir şey hissedene uzaksın. Öteki dünya için başkaldıran bedenler en çok sana benziyor. Ona gittiğinde, ne bir eksik ne bir fazlasın rehberliğine ihtiyacın var. Zorlukları ile eşit oranda haz veren duygularına, ortada bir ayna tutulmuşçasına birbirine yansıtan kaç bölüm. İlk dikkat çeken şey, başladığı noktaya dönmesi gibi, ileri ve geri giderek yansıyanlar. Amaç araya özne girmeden, sevgiyi gördükleri şekilde yaşamaktır. Sadece seyretmemize izin veren suretler, dış kabukları soyuldukça içini görmeye hak kazanlara, yavaşça açıyorla kendilerini. Kimin aklından nelerin geçtiği, insanların arasındaki ilişkinin ne olduğu, ancak gönülden diyaloglarla ortaya çıkıyor. Gizemini asla ilk seferde açmıyor kalpler, ancak her şey bileşik duygular gibi birbirlerine anlam katarak çözülduğünü görüyoruz. Yatakta uyanmak üzere olan iki kişilik fark ediyoruz. Büyük çoğunluğu terk ettiği yaşamlardan geride kalanlara sığınıyor geceleri. Hiç durmadan yağan yağmur yüzünden algısı zayıflamış toprağa benzer insanlar. Herkes nankörlüğüyle suç ortağı yanını suçlayarak, duygularıyla parçalanarak, yalnızlıktan nasibini fazlasıyla almış içe işleyen sevgisizlik.
..
Kış geldi,
Herkes şenlendi.
Soğuk bir rüzgâr esti.
Tüm kuşlar göç etti.
Kış geldi,kar yağdı.
Çocuklar oyun oynadı,
..
Bir soğuk kış bekler önümde
Durmaz akar, yaz gönlümde
Hayra varır mı dünya, ahirde?
Buluşur muyuz Efendim, seninle?
Rüyalarıma dost olur mu nurun?
Dirilip de bir heykel, enkazdan
..
Kalbimin karası,vurdu dışına,
Günahlar başıma,oldu bir bela,
Bilinmez olaylar,geldi başıma,
Baharı beklerken,kış geldi Dostlar.
..
O her gittiğinde ben kış mevsiminde bir sayfiye kasabası yalnızlığına bürünürüm.Soğuk dalgalar vurur ıssız sahillerime,kalbimi donduran buz gibi dalgalar.Başıboş dolaşır bomboş sokaklarda kedilerim,bir sıcak kucağa hasret, kırgın dolaşır.
O her gittiğinde hiç farketmez gittiğini...Halbuki bir bakış,bir söz,içini donduran bir buruk gülümsemeyle gitmiştir.Başka bir yana bakan sözleriyle gider önce,acıtan bir sözüyle gider.O hiç farketmeden gider.Ama tamamen terketmez beni.Şöyle bir dolaşır ve gelir.Yani hep geldi şimdiye dek.3 ay 5 ay gider kaybolur.Aramaz,sormaz,gülmez,bakmaz...Ne yapar o ara,ne eder soramazsınız.Birgün ansızın hiç gitmemiş gibi gelir kalbinizin aynı yerine kurulur.
Aşk bu...Başka yürekleride gezmek ister,başka tatlar ister.Kış mevsiminde sıcak yüreklere göç eder,bahardaysa döner bana,hiç gitmemiş gibi..Senelerdir...
Ben her bahar aşık olurum.
..
Soğuk bir kiş akşamında
gülle sesleri başlayan andan
yiğitler sonsuzluğu seçer
kadınlar yalnızlığı
Soğuk bir kış akşamında
..
Çekip gittiğinde başlayan kış
göğsüme saplanan buz.
İçimde yangın, üşüyen ruhum.
Gelsen,
bitse bu yakan kış
Mevsim normallerine dönse ruhum...
..
Geldi yine şen bahar
Gitti kara kış.
Biz oyuna doyana kadar,
Haydi kış kış!
Hu, hu, arkadaşlar!
Bekliyor bizi parklar
Oyunları içelim,
..
Yine ulu dağların başına karlar mı yağdı
Mor sümbül veren o bağlara kış mı geldi
Yaz geçti bahar oldu buralarda sıcak var
Oralarda halen bitmeyen kış mı var oğul?
Oy can oğul Kars’ta kara kış gitmedi mi
Dah kar erimedi mi salkım saçak buz mu
..