O ne soğuk bir Ankara sabahıydı öyle.
Sonradan fark ettim.
“kahvaltını yap.. aç çıkma”
bir şeyler atıştırmanı seyretmek benim için ne doyulmaz seyirdi anlayamazdın ve ben de anlatamazdım bunu sana yoksa mesele açlığın-tokluğun değildi.
O soğuk, o karlı, o donuk sabahın,-hayatımın en donuk sabahının hatta- tek cümlesinin bu olması ne ilginç.
Seni bildim bileli,
ey balçık dünya,
başıma nice belâlar geldi,
nice mihnet, nice dert.
Seni sırf belâdan ibaret gördüm,
seni sırf mihnetten, dertten ibaret.
Devamını Oku
ey balçık dünya,
başıma nice belâlar geldi,
nice mihnet, nice dert.
Seni sırf belâdan ibaret gördüm,
seni sırf mihnetten, dertten ibaret.




Banyoda bıraktığın diş macunun ve kokun, havluda biraz ıslaklık, avuç dolusu izmarit, masada ekmek kırıntıları ve ben… Ankara’ya bıraktığın şeyler pek işe yarar şeyler değildi anlayacağın. Bilmiyorum kaç zaman doyurur yüreğimi masada kalan kırıntılar. havlu ne zaman kurur? . Kokun ne zaman çıkar odamdan? Bu soğuk biter mi, bu ayaz? Bahar gelir mi? Nisan ayı mesela…
Özel duyguların ustaca kaleme alınması.Tebrikler.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta