KIRAN KIRANA BELEDiYE DÜZENEKLi RANTiYE
..ve böylece GÜCE, GÖSTERiSE,MÜLKE ve PARAYA TAPINMANIN erisim ulasiminda her yolu kendine hak ve mübah gören anlayis ve yaklasimla; yolsuzluk, dümen, dolap, yalan, iftira, tamah,hirs, torpil, rüsvet, suistismar, hile, oyun, kalpazanlik, dalavere, dolandiricilik, iyi niyeti kötüye kullanma, ihaleye fesatlik, naylon fatura, hayali ihracat …gibi karaktersiz kisiliksizlikte had hudut ahlak merhamet vicdan akil yol izan iman tanimayarak bütün bu yollarla elde ettikleri erisimliligi inandiklari dinin özü esasi diye sunup takdim ettiler.
Kendilerine göre tanimlayip icat ettikleri `amacina ulasmak icin her yolu mübah sayma güzergah gidis hattindaki tramvay yolculugunu, diledikleri yerde inebileceklerine dair arac vasita ve kullanim kalkani olarak ` PARANIN KAYNAGINA GÜCÜN IKTIDARINA ERISMENIN YUKARILARINA dogru dur duraksizca tirmanip yerlesip yükselirlerken, adeta dogrulugu dürüstlügü sevgiyi saygiyi paylasimi hukuku adaleti tutarliligi akli vicdani duyguyu egitimi ilimi sözü düsünceyi duyarliligi kararliigi katilimciligi özgürlügü aidiyeti sadakati dili kültürü edebi edebiyati sanati ve özgün iradeliligi `dünyayi sen mi kurtaracaksin ` teslimiyetine tahrik ve tarumar ederek, hergün degiskenligi güncellenen gündelik algilarla her ne olup biterse oldugu gibi kabullenmenin herseyi kendi haline terki talkin eden cinsten yozlasmayi,cürümeyi, kokusmayi, bunalimi, batakligi,karamsarligi, kuskuyu, endiseyi,küslügü, darginligi, ara acikligini, hicligi, kaygiyi, kargasayi, nefreti, her durumda üstün gelmeyi, her sartta üste cikmayi, her zaman her firsatta ve her yerde kazancli cikmayi, cinfikirligi, zorbaligi, haksizligi, ahlaksizligi, onursuzlugu, sorumsuzlugu, keyfibilirligi, kanunsuzlugu, riyakarligi, kiyüzlülügü, isine nasil geliyorsa öyle davranmayi, kolayciligi, menfaatciligi,acimasizligi, kirliligi icat edilmis dinin esaslari olarak yaygin ve yerlesik hale getirip; ayni zamanda toplum katinda herkesi herkesle korkunc bir ayrismaya körükleyip kiskirtan soguma kopma ve sogulmalarla insanlarin kendi insani degerlerinden bir bir yozunup uzaklasmasini saglayan herseyi kutsarken, buna dayanip direnmeyi ise ENAYiLIK yerine koydular.
Gücüne güc, mülküne mülk, parasina para katmakta had hudut sinir tanimayan ve ihtisamda yarista tamahta tantanada doyumsuzlukta gösteriste kostümde dekorda villada sosyetede tavirda cakada forsta fiyakada KiBiRDE kasvette en üste cikip en üstün olanin kendisi olmaya güttügü saplanti hirs ve heveslerini bir türlü yenememenin amansiz tutsakligini azdikca sapan herseyi DiN –IMAN diye dayatip kabule zorlayan; ve kendilerini bu dinin en seckin temsilcileri olarak kutsayip tavil, taksim,tesis, tayin, tedarik, sunum ve takdirle insanlarin bütün sorun dert beklenti caresizlik tükenmislik korku cehalet bilgisizlik karamsarlik karisiklik ayrigayrilik küslük üretimsizlik issizlik geleceksizlik kaygi endise kyokluk ve zavalliliklarini kendilerine elde edilmis en büyük ve kaynagi tükenmez serveti olarak görüp bilenler, KOMBASSAN, YiMPAS ve DEIZ FENERI …gibi soysuzlukta yolsuzlukta hukuksuzlukta hilede dalaverede aldatmada fesatlikta oyunda dümende suistismarda ve SAHTEKARLIKTA yeryüzünün gördügü ve görecegi en rezil, asagilik, kirli, kahpe,hain insanlik disi SABIKA KAYDINI tarihe dosya tutturdu.
Devami yillarda artik zaten kök salmisligiyla varolan Türkiye Cumhuriyeti ezel ezeli yagmaci yikimci ve talanci TÜSIADCILARDAN her türlü yol kivraklik hüner marifet talan yagma hilesi ahlaksizligini madik kanunsuzluk vicdansizlik icap usül dolambac dümen vurgun ve daha nicelerinin nasil ve ne sekildesini yapip kitabina uyduran hükümlülüge baglatmalari edinip ögrenerek, paraya güce ve iktidra varmaya dönük DIN TÜCCARLAYAN VAFTiZCiLER gibi yalanin yanlisin siddetin zorbaligin hicligin onursuzlugun güvensiizligin haksizligin catismanin ayrismanin tacizin korkunun iletisimsizligin belirsizligin bunalimin acimasizligin sorumsuzlugun bencilligin bagnazligin hurafenin yozlasmanin baskinin issizligin yoklugun ilgisizligin yagmanin soygunun sömürünün gaspin tehditin iletisimsizligin hukuksuzlugun tecavüzün hayatindan kopmus ve kovulmus insan kalabaliklarina TOPLUMSUZLUGU afyonlayan MEDYA, sanat, resim, dekor, müzik,saglik, moda, sipor, mutfak,gida, gösteris, hirs, yaris, hir, gür, kargasa, kabus,kin, saldiri,üstünlük ve kibir bagimliliklariyla kirli ve kisiliksiz siyasetin arkalandigi YURO-AMERIKAN ve BOP dayanagi desteginden; PEKAKA ACILIMCILIGI ve FETHULMETAL tahrik taciz tezgah ortakligiyla ülke varlik ve yönetimine el konuldu. Akla hayale gelmedik ithalcilikle ve borcunda bogulup can cekistigi Yuro-Dolar harcama ve savurganligaysa bilhassa Belediye Düzenekli Rantiyecilikle hersey; babalar gibi satislara kul, köle, sömürge, takas ve kurban edildi.
Oysa bacasi tüten fabrikalariyla sanayisi; ve topragi isleyip calisan tarimiyla gelisip büyüyüp icinde yasadigi gününü güvenceye, yarininiysa bütün gereksinimlerini karsilayip doyurabilecek akil fikir ahlak vicdan deneyim kazanim onur ilgi ilim itibar ÖZGÜRLÜK özgüven özgün iradelik tavir tutum inanc duygu düsünce birikim sevgi saygi azim kararlilik sorumluluk sanat edebiyat paylasim sadakat kisilik ve karakterle, özü sözü bir ve kendi olabilen insanligin hak ve harciydi. Icerden disardan ayni yikim yagma ortakliklariyla mafya, medya borsa, banka, tefeci ,araci, vurguncu, soyguncu,isgalci, sömürücü, istilaci, haydut, hainler toplulugu; hic bitmeyen TÜRKiYE CUMHURIYETI, Türklük, Atatürk ve Türkiye yogunluklu saldirgan ve kemirgenligini hicbir zaman elden birakmayarak kirli siyasetin Akepesini, Mehepesini, Cehepesini, Faziletini, Iyi partisini PEKAKA ve FETHULMETAL`lerle fonlayip piyonlayarak, varolan bütün yol hüner gösteris güc ve karakterlerine imrendikleri TÜSIAD`cilara parada mülkte talanda vurgunda soygunda sömürüde birebir benzesen MÜSiAD, olup biten herseye dahil, ganimetci ve üstün geldi. Böylelikle ne bacasi sanayi tüten fabrikalar kaldi, ne de ele güne yabana haine hayduta mecbur muhtac kalmaksizin topragi tarim isleyen yerlesik onurlu ilgili bilgili ve özgün hayatiyla köy kasaba yahut INSAN DEGERLERi..
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta