Prangalara vuruldu yine gönlüm
Kavgalar kucak kucağa yuvarlanırken
Sızılı sevda ateşi alazlıyor ruhumu
Altın rengi yıldızlara gölge vururken günahlar
Hiç uzanmadı kıskanç hayran gözler sineme
Gecenin yakamozları imrendi gökkuşağı rengine
Günün yorgunluğu ilişti tüm cilvesiyle sevdama
Nazar değdirdi okyanus laciverti hain bakışlar
Oturdu yüreğime başarısız beklentilerim.
Kavga ettim her fırtınada yalnızlığımla
Öyle bir kavga ki, galibi yok arenanın
Sonrası hep elemli hüzün yağmurları
Ürkek ama dağlarla dargın öfkelerim
Öpmek istedim seni sevdamın kızıl gülleriyle
Sitemler bile yumdu gözlerini sonsuzluğa
Sarmak istedi seni her dem yüreğim
Tedirginliğin titrek kuş misali salınırken
Yine de çeviremedim talihi dönüş yolundan
Sağlık olsun bile diyemedim derdime.
Sürgün ettin beni kalbinden
Cezamı da müebbete çevirdin acımasızca
Sensizken yarım insanmış meğer bedenim
Daha bir diriydi soluklarım sendeyken
Zaten nefes değilmiş ki soluduğum
Seni içime sindirmişim her solukta
Buymuş aslında işin aslı, sırrı
Dermanı yok boğmaca nöbetindeki kalbimin
Anlamak için ayrı kalmak yetti canıma
Her geçen günde yavaş yavaş erimek
Tükenmek, her yutkunma aralığında adım adım
İşte böyle yaşadım sensiz hovardalığımı.
Kızıl seher vaktinin hiddeti uyandırdı rüyamı
Coşkulu fasılda bütün kuşlar
Oynaşırken dallarda nağmeler
Çılgın bağırtılar okşuyor kulaklarımı
Kalk seslerine karşılık sanki inlemeler
Ilık bir hayal üfürüyor seni tenime
Dalga dalga aksak perdeli ağıtlar
Helezonlarla dolanıyor hasretime.
Beynim derinden çalkalanıyor şimdi
Koşuşturuyor tiz sesli felaket çığlıkları
Kulağımdan çekip çıkarıyor ağır bedenimi
Yeşille beyazın izdivacına koşarken atmosfer
Beste yapıyor kahrıma kıpırdayan her şey
Yine de ilham gelmiyor renklerden beynime.
Besteleri rehin verdim hasret rüzgarlarına
Gökyüzünün tuvaline çizdim hayalini
Gönül tellerimin titreşimleri kızgın şimdi
Bir o kadar da kırgın vuruyor hayallerime
Efkar basmış kızıllıkta yüreğimi
Dudağımda yarılanmış ucu ıslak cıgaram
Her nefesinde kayıplarıma çekiyorum seni
Hırsımı inatçı derinliklerde boğdum
Çok uzaklara savurdum huzurun aromasını
Zirvesindeyim keyifsizliğin...
Neden sonra,
Araladım hayal perdelerini gönlümün
Karşımda kasvetiyle donduruyor gerçekler
Karanlık hınzırca sırıtıyor gönlüme
Boğulup kafesleniyor ruhum
Yine mi hayal yaşadıklarım?
Yine mi aldandı ruhum?
Nedir bu karabasan Allah’ım?
Yine çıldırtan uğultulu sessizlik
Kafiye yapıyor inadına korkularıma
Kesik ve sinirli soluklarım.
Cıvıl cıvıl da değiller ki bu kuşlar
Bağrından yanık geliyor nağmeler
Ey bülbülüm, ağıt kuşum
Sığınmış ağaç kovuğuna yalnızlık!
Şarkılarına ilham olacak kızıl güller solgun
Harab olmuş cümle gülzar...
Çiçekler beyazı unutmuş gün karasında
Ne yapraklar, ne de kuru dallar gülmüyor artık
Benden farkı yok etrafın
Eğilmiş, bükmüş boynunu sevdam
Sallanıyor sağa sola çaresizce
Kaderine teslim, fırtına sonrası viran gönlüm.
Onlarda mı, hayallerinden sonra kırıldılar?
Bilsem, gonca gözlüm daha kimleri üzdü?
Güller de mi aldandılar ölümsüz aşka?
Acımasız karşılıksız sevdalar nedendir?
Kader midir acaba yokluğun?
Kimin hatası kapanmaz yaralar?
Hiç bulamayacağım sebebini
Ama,
Hep gelişlere alışkın yüreğim yasta
Bir bunu bilemedim sevdalıkta
Bir de yokluğunu aşkımın
Böyle oluyor her ayrılığın yangını
Görmeden kaç bahar geçti üzerinden, saymadım
Hangi şanssızlar yenik düşer böylesine, bilmezdim
Artık biliyorum acıların mürekkebiyle yazılan kaderi
Muhatap bulamayan, için için yanan
Kırgın gönüller! ..
(04.12.2006)
Burhanettin Akdağ
Kayıt Tarihi : 20.12.2006 14:05:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hani ayrılığın bir hikayesi, her acının yanık bir türküsü vardır derler. Yıllar geçse de külün altındaki sinsi ateşi harlayan bir buruk rüzgar her zaman eser hüzünlere doğru. Yazması, yaşamasından da zordur ayrılıkların. Bunu dile getirmeye çalıştı kalemim.

Keyifsizlik size böyle şiir yazdırıyorsa ne mutlu size.
Şiiriniz çok güzel.
Prangalara vuruldu yine gönlüm
Kavgalar kucak kucağa yuvarlanırken
Sızılı sevda ateşi alazlıyor ruhumu
Altın rengi yıldızlara gölge vururken günahlar
Hiç uzanmadı kıskanç hayran gözler sineme
Gecenin yakamozları imrendi gökkuşağı rengine
Günün yorgunluğu ilişti tüm cilvesiyle sevdama
Nazar değdirdi okyanus laciverti hain bakışlar
Oturdu yüreğime başarısız beklentilerim.
Kavga ettim her fırtınada yalnızlığımla
Öyle bir kavga ki, galibi yok arenanın
Sonrası hep elemli hüzün yağmurları
Ürkek ama dağlarla dargın öfkelerim
Öpmek istedim seni sevdamın kızıl gülleriyle
Sitemler bile yumdu gözlerini sonsuzluğa
Sarmak istedi seni her dem yüreğim
Tedirginliğin titrek kuş misali salınırken
Yine de çeviremedim talihi dönüş yolundan
Sağlık olsun bile diyemedim derdime.
Sürgün ettin beni kalbinden
Cezamı da müebbete çevirdin acımasızca
Sensizken yarım insanmış meğer bedenim
Daha bir diriydi soluklarım sendeyken
Zaten nefes değilmiş ki soluduğum
Seni içime sindirmişim her solukta
Buymuş aslında işin aslı, sırrı
Dermanı yok boğmaca nöbetindeki kalbimin
Anlamak için ayrı kalmak yetti canıma
Her geçen günde yavaş yavaş erimek
Tükenmek, her yutkunma aralığında adım adım
İşte böyle yaşadım sensiz hovardalığımı.
Kızıl seher vaktinin hiddeti uyandırdı rüyamı
Coşkulu fasılda bütün kuşlar
Oynaşırken dallarda nağmeler
Çılgın bağırtılar okşuyor kulaklarımı
Kalk seslerine karşılık sanki inlemeler
Ilık bir hayal üfürüyor seni tenime
Dalga dalga aksak perdeli ağıtlar
Helezonlarla dolanıyor hasretime.
Beynim derinden çalkalanıyor şimdi
Koşuşturuyor tiz sesli felaket çığlıkları
Kulağımdan çekip çıkarıyor ağır bedenimi
Yeşille beyazın izdivacına koşarken atmosfer
Beste yapıyor kahrıma kıpırdayan her şey
Yine de ilham gelmiyor renklerden beynime.
Besteleri rehin verdim hasret rüzgarlarına
Gökyüzünün tuvaline çizdim hayalini
Gönül tellerimin titreşimleri kızgın şimdi
Bir o kadar da kırgın vuruyor hayallerime
Efkar basmış kızıllıkta yüreğimi
Dudağımda yarılanmış ucu ıslak cıgaram
Her nefesinde kayıplarıma çekiyorum seni
Hırsımı inatçı derinliklerde boğdum
Çok uzaklara savurdum huzurun aromasını
Zirvesindeyim keyifsizliğin...
Neden sonra,
Araladım hayal perdelerini gönlümün
Karşımda kasvetiyle donduruyor gerçekler
Karanlık hınzırca sırıtıyor gönlüme
Boğulup kafesleniyor ruhum
Yine mi hayal yaşadıklarım?
Yine mi aldandı ruhum?
Nedir bu karabasan Allah’ım?
Yine çıldırtan uğultulu sessizlik
Kafiye yapıyor inadına korkularıma
Kesik ve sinirli soluklarım.
Cıvıl cıvıl da değiller ki bu kuşlar
Bağrından yanık geliyor nağmeler
Ey bülbülüm, ağıt kuşum
Sığınmış ağaç kovuğuna yalnızlık!
Şarkılarına ilham olacak kızıl güller solgun
Harab olmuş cümle gülzar...
Çiçekler beyazı unutmuş gün karasında
Ne yapraklar, ne de kuru dallar gülmüyor artık
Benden farkı yok etrafın
Eğilmiş, bükmüş boynunu sevdam
Sallanıyor sağa sola çaresizce
Kaderine teslim, fırtına sonrası viran gönlüm.
Onlarda mı, hayallerinden sonra kırıldılar?
Bilsem, gonca gözlüm daha kimleri üzdü?
Güller de mi aldandılar ölümsüz aşka?
Acımasız karşılıksız sevdalar nedendir?
Kader midir acaba yokluğun?
Kimin hatası kapanmaz yaralar?
Hiç bulamayacağım sebebini
Ama,
Hep gelişlere alışkın yüreğim yasta
Bir bunu bilemedim sevdalıkta
Bir de yokluğunu aşkımın
Böyle oluyor her ayrılığın yangını
Görmeden kaç bahar geçti üzerinden, saymadım
Hangi şanssızlar yenik düşer böylesine, bilmezdim
Artık biliyorum acıların mürekkebiyle yazılan kaderi
Muhatap bulamayan, için için yanan
Kırgın gönüller! ..
bir güzel yansımış herbir satır çizilmiş ayrılığın acısı her demde yüklenmiş bir omuz yükü taşır hep ayrılık elem ,keder ,hüzün yaşanmadan bilinmez ayrılıkacısı çeken bilir.
10 puan 10 puan.
Bu şiir de yalnızlık ve ayrılık (bence) usta bir dil kullanılarak anlatılmıştır. Ben şunu bilir ve derim ki yalnızlık yaşanmadan anlatılamaz.
Saygılarımla
İbrahim imer
Ahmet Ayaz
selam ve saygılarımla
TÜM YORUMLAR (27)