Kimseler bilemez seni benim kadar,
Göremediler ki kalbindeki cennet bahçesini
Yaşamadılar ki öyle uzun seneler seninle,
Âlem ne bilsin gönlünde beslediklerini.
Açık gri gözlerindeki o hiç gitmeyen dumana rağmen,
Güzel yüzünde eksilmeyen, insanı sırılsıklam saran gülüşünle,
Nasırlaşmış ellerinde bir demet gül gibi sunduğun,
Acılardan arındırılmış mutluluğu, bir dikişte içmek kolaydı…
Kimseler anlayamaz ki seni, benim kadar;
Kanadı kırık bir kuş olarak gelip konduğun dalların,
Buzlarla kaplı olduğunu,
Çıplak ayaklarının sessiz ve derinden donduğunu,
Kimseler görmedi ki…
Yıkık kerpiç duvarların oyuklarını ellerinle sıvayıp,
Kırık dökük viraneyi, sıcacık yuvaya dönüştürürken sen,
Hıçkırıkların yüreğinden kopup gelen,
Bir tatlı ninni oluverirdi, beşik başında, sen yavrularını uyuturken,
Kimseler nerelerden bilsin ki,
Yalnız ve zindan karası gecelerde,
Bir maniler sin silesi tutturup,
Dizip incilerini gözyaşlarının,
—Gurbetin sancılarını unutturup-iğne ile kuyu kazarak,
Ekmek kazanma pahasına, pazarladığını…
Yine de her pazartesi akşamı,
Hani o güllü, üzümlü, siyah ipek elbiseni, düğününden kalma,
Yılan derisi ayakkabılarını, dayımın getirdiği, çekip ayaklarına,
Kırmızı grapon kâğıtlarından rujunu dudaklarına sürüp,
Kraliçeler gibi haşmetli, prensesler gibi dimdik
Yollara koyulup, yürüyerek, saatlerce,
Bir bahçe sinemasının tahta sandalyesine kurulup,
Hayatın tadını, özümlemeye çalıştığını,
O yaşadığın pencereden bakıp…
Bilemezler bir tanem…
Başında dumanlı dağlar.
Ayaklarında yoksulluğun okyanusu,
Kimsesizlik çökmüş omuzlarına,
Sen acılar deryasında ne kulaçlar atmışsın.
Sardıkça gönlünü ihanetin kemik elleri,
Kan kırmızısına dönen gözlerinde görürdüm;
İçini kavuran sevda ateşini.
Kıskançlığın bir saman alevi gibi geçiverse de yanından,
Sen meleklerden alınmış kanatlarınla, sıkıca sarılırdın yavrularına.
Şimdi, arıyor umutsuzca yüreğim, her yerde seni.
Acıyor gözlerim, yüreğim, dilim acıyor.
Yanıyor içim, içim yanıyor.
Kalbimin tam orta yerinde, bir bıçak sancısı.
Beyimde hiç susmayan bir kuş var, hep seni anlatıyor
Kimseler bilemez ki canımın içi,
Sensiz yaşamanın bu denli çetinliğini çetinliğini.
Ben senin kadar güçlü olamadım ki hiç,
Artık dayanamıyorum anne,
Sensizliğe...
Kayıt Tarihi : 7.5.2008 17:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Acıyor gözlerim, yüreğim, dilim acıyor.
Yanıyor içim, içim yanıyor.
Kalbimin tam orta yerinde, bir bıçak sancısı.
Beyimde hiç susmayan bir kuş var, hep seni anlatıyor
Kimseler bilemez ki canımın içi,
Sensiz yaşamanın bu denli çetinliğini çetinliğini.
Ben senin kadar güçlü olamadım ki hiç,
Artık dayanamıyorum anne,
Sensizliğe...
Yıldız Koç Şimşek ..uzun bir şiir olmuş
okuyucusunu yormayan
başarılı bir çalışma kutlarım şairim
TÜM YORUMLAR (2)