Ben çöldüm, yağmur beklerdim senden,
Sen gidip derelere vadilere düşerdin.
Çöldüm ben, buharlaşırdı ruhum ara sıra
Yüreğimi kaynatınca azgın kumlarda,
Sen bakar, hep güler geçerdin.
Merhamet değildi istediğim,
Toprağı gömmek mi, gömülmek mi toprağa,
İsimsiz bir hüznün düşmek gibi kucağına
Var edene varmak yok olduğunda
Bir bedbahtlık ülkesine gömüldü adım…
Mahrumiyet mi, mahrum etmek mi kendini
Saat 5,
Daha demi tutmadı çayımın,
Henüz güneş alacalanmadı.
Serçelerin sesi karatavuklara karışıyor;
Ve durmadan ötüyor, ötüyor…
Ağzımda suskunluğumun kekremsi tadı,
Erek edindiğim yolların çıkmaz sokakları,
Kanıma karışan hayalin ve sad rengi bir bela;
Güncelerimde adın ki mısralarım bir derya…
Eyledin ki kendini bana sad renc,
Aynalara yansıtıyorum yüzümün ikiyüzlü tarafını,
Paratoner misali engel olmak için yıldırımlara,
Kapalı gözlerle görüyorum açılmış sargıları,
Yeniden doğmak için âleme, batırmak için belaları
Velâkin tutuyor beni hayallerin hayali
Ve sonra göklerden başıma indi bir alev,
Şakaklarım yanıyor,yaktı bağrımı ateş;
Yıldırımlar hep bana doğru, hep benim hedef:
Şimşekler çakıyor beynimde, şimşekler ne kalleş!
Yer inliyor, diyor: '' Ne zaman farkedeceksin? ''
Yalnızlıkla evlenince insan,
Dışı hep gereksiz bir kalabalık.
Ve uğraşınca, kurtulmak için yalnızlıktan,
Her büyük çaba, aşağı çeken bir bataklık.
Bir gün ayrılınca onca yıllık eşinden,
Biz seninle aynı bulutun yağmuruyken,
Afrika’ya sel, Amazon’a kar olmuşuz.
Kör kuyularda ipi kopmuş çıkrıkken;
Su olmuşuz, urgan olmuşuz, Yusuf olmuşuz.
Biz seninle kor gibi tutuşup yanmışken,
Bak bana!
İçimde harpler, gergin nefesler, inlemeler…
Dinle!
İçimde çığlık çığlığa hayaller.
Kopan kıyamet olsun şimdiden sonra,
Bilirim yoktur her yaraya merhem.
Hayat dediğin kardeşim
Birkaç adam.
Hayat dediğin;
Heykel, kır çiçekleri ve dam
Biraz nefes biraz da heyecan.
Hayat dediğin bir merhaba
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!