Şehirde tüm parçalar, kusurlu duruyor,
Bulutlar yağmura, dallar meyvesine küsmüş,
Kişiler ise; şahsi yansımasından daha bitkin,
Süzünce fark edilmiyor, hangi uçuruma yuvarlandığımız.
*
Poyraz aksi yöne savruluyor bu ara,
Avlusunda bıraktığımız, o geçmiş neşeler,
Şu an birer oksitli bıçak misali ruhumuzda,
Temas etsen sızlatacak, dursa çürütecek.
*
Kanatlılar dahi, yönünü kaybetmiş bu havada,
Ne zemheri belirgin, ne çiçeklenme vakti,
Bir tabiat kusuruyuz, adeta bütunümüz,
Hatalı çağın, en hakiki elemi misali.
*
Camları sımsıkı örtsek de nafile,
Doluyor odalara, o bildik ve kurşuni sükunet,
Cemiyet bir noktadan ötekine, koşturma derdinde,
Lakin ulaştığımız yegane menzil, yine ruhsal ıssızlığımız.
*
Güneş doğarken bile, bir soğukluk yayıyor,
Takvim yaprakları, birbirine karışmış karmakarışık,
Temmuz ortasında, üşüyen ellerimizle,
Erken gelmiş bir hazanın, yasını tutuyoruz.
*
Toprak uyanmayı reddediyor, bu döngüde,
Su bile yatağını unutmuş, bocalıyor,
Bizler ise, bu kozmik sapmanın sessiz kurbanları,
Yitik bir düzenin, ortasında bekleyen heykelleriz.
*
Sonunda anlıyoruz ki, bu sarsıntı dışarıda değil,
Kalbimizin pusulası bozulmuş bir kere,
Mevsimler değişse de, içimizdeki o ayaz bakidir,
Kendi gurbetimizde hapsolmuş, birer yolcuyuz sadece.
Kayıt Tarihi : 19.12.2025 23:18:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!