şehre karanlık bir yabancı geldi
yüzü yoktu/ yüzsüz sokakların adımcısıydı
boydan boya geçti caddeyi tehlike kusarak
sarhoş kaldırımların yalancısıydı
her akşam güneş batıyorken
dağlar rengini kusar kızıllaşır dünya
ki dünya sirenlerin elindedir
bense kırılma noktasındayım ışığın
yine de
yıkıcı aşklar mevsimindeyim
kurumuş ve eskimiş bir yaprağın damarındayım
bir yağmur yağsa
ben belki fırtınayla gelirim sana
ölümsüzlüğüyle gelirim nefes nefese bir rüyanın
bu gök çatlasa da
otuzyedi mermi yanığı
temmuzun soğuk griliğinde
hasretiz çimenlere/ sakin
doyasıya koşmak için akarsulara…
barınaktı gece
kendini örtemeyen
bestesinden kayıp düşmüş
sürtük bir şarkı…
öyle diyordu bütün falcılar
bütün hikayeciler bunu anlatıyordu
mor ağlayan
kırmızı ölen bir günün cesediydi bu çığlık
boğazımda
gece geçtiğim istasyonların
sırnaşık daveti…
pencere
çimen
kan talan sırtım
duydun mu vurdular beni
tapınaklarım yerle yeksan
kendime ipsiz sapsız bir lahit ararım
caydım kalbinin gölgesinden
çelik yelekli bir atmaca tırnaklarıyla öldürdü beni
tekmelenen tüm yoksul akşamlarımın fıtratıyla yüzdüler derimi
Seçkin Tanyıldız kimlik geçmeyen bir koy arıyorum
kimliğimi kaybetmeyi düşlediğim bir koyak
Tebrik ediyorum.Bu ne vurucu dizeler.Bir çoğunun hayalini dile getiren dizeler.İyiki varsın ' ŞAİR ' im ve iyiki var ' ŞİİR ' lerin...