Bir yüreğin kanamasıydı,
Gözümden dökülmeyen her damla...
İçten içe sessizce,
Yer bitirir sinsice...
Bin yıllık feryat ulaştığı gün göklere,
Yerde sevdanın tohumu bitecek!
Yarının bugünün dünün,
Senden ayrı geçen günün,
Mahşerde kadere bunun,
Hesabını sormaz mıyım!
Ömür geçmiş beklemekle,
Geçmiş zamandı!
Bir cehil ruhlu düşüncenin koynunda,
Bakir topraklar çiğnendiği gün,
Eşi Mecnun olmayan,
Bir anne doğdu Leyla'dan..
Sonra bir adam çıka geldi diyarlardan...
Sana küstüğümde sığınacak,
Yerim, dizlerin olsun yeter...
Varsa bir durum ağlanacak,
Halime sen gülsen yeter...
Gitsem senden bir adım öteye,
Gözlerim senin şehrini,
Saçların ve yüzün beni andırıyordu..
Gülüşün!
Kutlu bir beldenin tasviri,
Altından ırmaklar akan...
Yokluğun!
Kendisi vakur!
Çiçektendi elleri...
Zaman eski bir nisan
ve doğuyor yağmur mevsimi...
Doğduğu yer yeşermekte alabildiğince...
Ve ben nezaman bir çiçeğe dokunsam o gelir hiç çıkmadığı yere...
Dünya denen gurbet elde,
Düştüm onulmaz bir derde,
Yar bir yerde ben bir yerde,
Dünyadan tat alınır mı?
O imiş sevdanın hası,
Yarım nasıl tam olurmuş?
Bilmek için seni,
Seni bulmak gerekmiş...
Sıradanlığın ötesinde,
Yüreğinin ortasında,
Sevdayı tatmak gerekmiş...
Bir gün doğumunda,
Boynumu kolların sarsa,
"Günaydın ey sevdicek" diyen..
Ben gözlerinden başka gece,
Ben saçlarından öte gün görmesem!
Öyle sarılıp kalsam koynunda,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!