Kaç baharlık hasret birikmiş içimde,
Tanrı katına yükselen çığlıklar gibi,
Çaresiz, dermansız…
Desem ki dediğim onca söz kursağımda birikmiş,
Gülüşünün güzelliğini bekler sessiz sedasız…
Yaşadım mahşer ortası karmaşasında,
Yemin olsun başındaki zeytine,
Yüzündeki güllere ve elindeki çiçeğe...
Ben sevdamı uçurmadım,
Yüreğinden öte bir adım öteye...
Kanadım kırık merhamet beklerim,
Merhametin taa yücesinden...
Gönülden geçenler gelse dile,
Lâl olur da kalır, dil sevdiğim!
Bülbülün feryadı gonca güle,
Benim ki de sana, bil sevdiğim...
Sevda sırınandı bildim sustum,
Tık tık tık…
Ses yok kapıdan…
İçimde bir şüphe bin korku!
Ya öyleyse?
Gönlüm döndü kara kışa,
Geçti bahar yaz olmadı,
Kadermiş bu geldi başa,
Söylenecek söz kalmadı...
Esti geçti acı yeldi,
Âleme hâlimi ettim ki beyan,
Mâşuk ne Âşık kim görsünler diye,
Kalemi kelâma ettim ki şayan,
Şiir ne şair kim bilsinler diye...
Hasreti sinemde derince yara,
Kırılan kalp değildi bir tek,
Gökyüzüne uğrun yolladığım,
Adından ibaret duam kırıldı...
Sana çıkan onca söz,
Kalem kırıldı,
Kelam kırıldı,
Dermansız dertlere düştüm,
Bıkıp nasıl ağlamayım?
Sanki hayal sanki düştün,
Dalıp nasıl ağlamayım?
Felek alay etti güldü,
Şimdi bir türkü söyle susarak!
İçinde sevdama dair nice baharlar,
Yağmur mevsiminde adımı haykırsın...
Sevdam!
Bir bebeğin gülüşü kadar sıcak...
Ömrüm!
Gittiğim her yoldan, dönüşüm sana,
Hangi yöne gitsem, pusulam sensin,
Belki Mecnun, Ferhat değilim amma,
Gönlümün Leyla'sı, Şirin'i sensin...
Sende gördüm, kara gözlü Leyla'yı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!