Bundan böyle yaşayacağın
Hep sessizlik olacak.
Ne yağmurlar, ne çiçekler,
Ne şiirler, ne de sen!
Duymayacaksınız sesimi bir daha.
Yalnızlığın sancısı
Bir gül koparıldığında ağacı neyler
Gün batımıdır yüzünde oluşan hüzün
Birbirine karışır gözyaşında renkler
Mutsuzdur artık, varsa görecek gözün.
Mutluluğu bundandır dağ çiçeklerinin
Aşk Islağı
Bir temmuz akşamında ben
Gri mavisi bir gökyüzüydüm
Gözlerine dolan.
Kıpır kıpır, yıldız yıldız
Alkol gibisin bende
Ne zaman düşünsem dudaklarını
Kıpırdanmaya başlar duygularım
Sarhoşluğun başlar hemen içimde.
Önce ellerini, sonra saçlarını
Uzatma tutmam için ellerini artık
Boş ver aşkı, sevdayı ne çıkar;
Bir gün nasıl olsa yarım kalacak
Sonu yine gözyaşı olmayacak mı?
Boşuna yakma, ne beni nede kendini
Ey sevdalar şehri İstanbul!
Ben sana Istanbul'sun diye gelmiştim.
Meğer yanlış tanımış,
Boş yere sevmişim seni.
Çünkü kısa bir zaman içinde
Tükettin, yok ettin beni.
Bir gün beni de koparıp gidecekler
Senden ve bu güzelliklerden;
Deniz hırçın
Kumsal ıslak
Yakamozlar solgun olacak...
Gittiğime üzülecekler sahiden.
Bak sessizliğe yas tutuyor elektrik direkleri
Akşamın çok ilerlemiş bir vakti,
Pervaneler yok onunla öpüşüp dursun
Arılar, hem de epey kalabalıkça.
Yağmur yağıyor titreyen bedenine
Tüm gözyaşlarımı takıp peşine
Ağladım sellerce, terkedişine
Her gün dua ettim dönersin diye
Dönmedin sevgilim başaramadım.
Terkettiğin günden beri öksüzüm
Ben sana mecbur muyum?
Soluduğum hava oluverdin bir anda,
her nefesimde seni hapsettim
yüreğimin erişilmez derinliklerine.
Gardiyanın eyledin sonunda,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!