Asırlar öncesinde İda’ydı senin adın,
Zeus ile Hera’nın sunağısın Kaz dağı.
Truva savaşıyla tarihlerde var yâdın,
Mazinin çözülmeyen yumağısın Kaz dağı.
Athena, Venüs gibi tanrıçalar doğurdun.
Çok şahları kul edip eteğine çağırdın.
Türlü uygarlıkları göğsünde yuğ urdun,
Ege’de Sarı Kız’ın otlağısın Kaz dağı.
Nice sırlar saklıdır senin her karışında.
Şelaleler dökülür kirpiğinde kaşında.
Afrodit’inle teksin güzellik yarışında,
Altın elmayla ilkin tanığısın Kaz dağı.
Bırakmışsın Ege’ye sımsıcak kucağını.
Güllerle donatmışsın her köşe bucağını.
Yörük ile Türkmen’in yakmışsın ocağını,
Türlü uygarlıkların otağısın Kaz dağı.
En yüce dağ mahrumdur sendeki özelliğe.
Kaf bile sahip değil böylesi güzelliğe.
Dökülür yaprakların dönersin gazelliğe,
Sonbahar vedaların ortağısın Kaz dağı.
Mıhlı, Şahin deresi akıp göğsünü yarmış.
Toprağında yetişen türlü çiçeğin varmış.
Dermansız derde düşen sende şifa ararmış,
Güneş’inle denizin yanığısın Kaz dağı.
28 / 06 / 2010
Kayıt Tarihi : 28.1.2021 17:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!