Bakışının hançerini vurdun derinime,
Kirpiklerine şairliğimi astım,
Saçlarından çiçek topladım küçücük.
Kokuna vuruldum rüzgardan arta kalan
Tepeden tırnağa aşksın oysa,
Ayakların çok güzel bu arada,
Bulutsuz bir gecede,
Bir dağın eteğinde
Tek katlı badanasız
Toprak damın üzerine uzanmışım
gökyüzümün Şimal yıldızına bakıyorum.
Taşıdığım pusulanın şaşmaz tarafında.
İnsan çok sevdiğinde mi uyuyamaz?
Turuncuya mı çalar saçlarının bir ucu?
Oysa sarıya çalanı severim ben,
En çokta sende….
Kirpiğinden bir tel düşer rüyamın tam ortasına,
Sensiz uyanmak ta rüyaya dahil olsa gerek…
12’den sonra içilen her şey,
Şaraptır derler,
Öyleyse;
Bu saatten sonrası yazılan
Her sözcük şiir olsa gerek…
Biliyorum,
Sonbahar ellerini üşütürdü, sen beni…
Oysa,
Sen eylülü severdin ben seni seyretmeyi,
Göçmen kuşlara takıldı gözlerimiz,
Velhasıl üşüdük gözden gönüle….
Seni rahatsız etmeyecektim,
Buna hakkım yok bunu da biliyorum,
Deneyecektim yok olmayı en azından,
Çok nadir rüya görürüm aslında ben,
Görsem de hatırlamam pek,
Birkaç gün önceydi,
Vişne çürüğü rengi bir ajandaydı,
Çeyrek asırlıktı yaklaşık.
Bir ömrün hikayesi vardı bir yerlerinde,
Karalanmış, şiirlere boğulmuş zaman zaman
Bazende dertleşilmiş,
İl plaka kodları bölümünde,
Fakültenin ilk yılıydı,
İsmini yazıyorum,
Kimsenin görmediği yerlere,
Çocukça bir coşkuyla…
Osmanlıca yazıyordum hemde,
Elif’le başlıyordu adın,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!