Geçenlerde bir tv programında konuşan adamın konuşmaları aklıma takıldı. "biz çocukken ana babasını, yaşlandığında ise evladını memnun etmeye çalışan kayıp bir nesiliz" dedi.
Ne veliyi nede veledi memnun edemedik. Bu hayat bencilliği bile çok gördü bize. Ne serseri olabildik nede makamlı. Hep tek düze bir duruş yıkılmayan dayanak olarak, dayanacak bir yer bulamadan kullanıldık. Haram oldu bize yıkılmak neden başka sırtını yaslayıp her şeyin olup bitmesini bekleyecek bir yer yok olmadı da. Tam düze çıktık dediğimiz anda ya toprağın üstüne ya da altına bakarak gözyaşımızı sessizce içimize akıttık. Bu nesil ne tam nede yarım kalabildi bu hayatta. Ecza dolabı gibi olduk ihtiyaç anında herkesin yerini bildiği ama normal zamanda sadece süslü bir dolap, duvar aksesuarı olduk.
Uzun lafın kısası "Biz toprak tozu genzine kaçıp beton zindanlarda öksürerek yaşlanan bir nesiliz".
Ruhumla o ruhun arasından
Bahsetti derinden ona halim
Aşkın bu onulmaz yarasından.
Vurdukça bu nehrin ona aksi
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta