Akşamdan kalma., henüz kendine gelememiş bir Beyoğlu arka sokağında karşılaşmıştım KAVAFİS'le...
İnsanlarının çoktan terk etmeye zorlandığı bir Rum apartmanının önüne çekilmiş tahta perdeye sırtını dayamıştı...
Ben de akşamdan kalmaydım ve günün bu erken saatinde çivimi sökecek çivi arıyordum...
Göz göze geldik.., selam verir gibi hafifçe gülümsedi ., ben de karşılık verdim ve merhaba dedim...
O .,şiir gibi bir ses tonuyla bana....;
-- İşte sonunda buradasın dedi..gelmişsin...
-- Evet buradayım dedim.., geldim...
Başını eğdi., yuvarlak gözlüklerinin üstünden önce bana baktı., sonra sokağın terk edilmiş alkol sertliğindeki sessizliğine., havayı cendereye sokan mavisi solmuş İstanbul kokusuna,,,
. . ,
KAVAFİS tam karşımdaydı...
Tam arkamda da içerdeki karanlığa açılan ve tabelasında CEP BAR yazan bir kapı...
CEP BAR'ın kaldırıma sıralanmış taburelerinden birine oturdum...
. . ,
Oturduğum anda da barın açık kapısından genç bir adam bir elinde
duble rakı diğerinde su olan iki bardakla karşımda beliriverdi...
. . ,
--Ben buranın sahibiyim., henüz açmadık ama buyrun afiyet olsun., kız arkadaşıma derslerinde yardım ediyordum içeride..
--Güzel de ne bildiniz benim rakı içeceğimi bu saatte...
--Gözlerinde şiir yazan adam ., bu saatte başka ne içer...
Cevabı şaşırtmıştı ...
Hemen KAVAFİS'e baktım... Yoktu...Sağa baktım yok-sola baktım yok... Sanki ışınlanıp., kaybolmuştu...
O yoktu ama arkasındaki tahta perdenin üstünde onun o müthiş şiiri yazılıydı...
.
"Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda".
.
Rakının üzerine bardaktaki suyu kendi ölçüme göre ilave ettim ve dolu-dolu bir yudum içtim...
Tahta perdede yazılı şiiri bir daha okudum...
Ve içeriye doğru seslendim...
--Ne dersi için yardım ediyorsun arkadaşına...
Bana neydi ama işte laf olsun diye ...
Cevap gelmedi ama kendi aralarında heyecanla yaptıkları konuşmalar ..,ölü bir şafağın doğum sancısı tutmuş akşam saatine gelişi gibi çılgın bi melodi olup doldu kulağıma ...
. . . . . ,
--Oluyor değil mi...?
--Olacak tabi bebeğim...iki ters bir düz cilveli Selanik., bu kadar basit... neden bu kadar zorlandın anlamıyorum...
--Kışa kadar bitirebilirim değil mi...
--Biter., biter merak etme ., beni üşütmezsin sen ...
.
Hiç üşüyen olmuş mudur ben yokken bu şehirde ...
iki ters bir düz......cilveli selanik....yaşam gibi bir şey olmalı...
Üşüyor muyum ne ...?
Hadi bir yudum rakı daha ...
..
Cevat Çeştepe
Kayıt Tarihi : 6.4.2024 16:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!