ey zahid
kınama bizi
anayasası yoktur zira aşkın
bir bakmışsın yürüyorsun o yolda
yani
ne antika bir poetika
zehirliyken geçmiş
ya da yenilen aşlar
taşlar da ağlar
bazen de yaşlar...
her biri yaralıdır kendinden
ilk gününden başlar
yoruyor maruz kalışlar,
distopik sağanak yağışlara...
içerim fokur fokur fukuşima,
dışarım aşina olamamış sarsıntılara...
radyoaktif sızıntılar yayıyor etrafa titrek adımlar!
biliyorum uzaklarda, çok uzaklarda;
bilir misin,
ellerim ellerine yakışır,
adın dilime takışır.
gün gelir inşallah;
benim de dolanır dilerim dillerine,
coşkular akışır;
itirazım var bu sürgüne
ve her güne
tazmin talebim gözlerden
hatta salık veren iki dudaktan...
zira
en saklı bahçesinde gezerken
Aslında malum bir yalandı yaşam dediğin ya da onu koca bir sanrıya say
Dilersen sevdamızı da o koca yılanın mülkünden çaldığımız güzel bir rüyaya say
Feleğin bam teline vurduğumuz
gam, dert, keder rüzgarını kulak ardı ettiğimiz o anları
Seni sordum dağa taşa
Dediler ki işin çok zor
Belli düşmüşün ataşa
Sevda alev ayrılık kor
Gittim yüce zirvelere
Hani PiCasso kadar mahir de olsan
Çizersin boyarsın
Bir daha çizersin boyarsın
Bir daha ve bir daha
Ama sinmez içine bir türlü o tablo
Ne bileyim işte
Nedendir öyle uzağız
Ben bir nokta sen bir alem
Ömür dört nala bir yağız
Sensiz her an yas ve matem
Fırtına boranlar içim
Filizlendi sahrada bir tutam sevda
Belki ani belki değil
Eşhedümsün amentümsün kalbi inanç
Sence fani bence değil
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!